Bangladeş’te Bayram…

Paylaş

GASAM Bangladeş Masası Sorumlusu Cemal Demir Bangladeşte’ydi. İnsani Yardım Vakfı işbirliği ile Bangladeş’e bir inceleme ve araştırma ziyaretinde bulunan Demir, gözlemlerini Bangladeş’te Bayram başlığı altında bir raporda topladı. İşte  Cemal Demir’in Bangladeş izlenimleri:

BANGLADEŞ’TE BAYRAM!

İHH 2009 Kurban Yardımı Koordinatörü olarak Bangladeş’e gitmek için İHH merkezinde yol arkadaşlarımızla bir araya geliyoruz. Göreve çıkan tüm arkadaşlarda görünen o tatlı heyecan beni de sarmış durumda. Ekibimizde yer alan ve ilk defa bu görev için bir araya gelen kişiler olarak bir hafta boyunca birbirimize yardımcı oluyor, sanki yılların dostluğunu paylaşıyoruz. Aramızdaki o samimiyetin kaynağının, Kurban Bayramı’nı mübarek kılan Hz. İsmail’in örnek davranışı olduğunu ve görevimizin ne kadar ulvi olduğunu düşünüyoruz.

Dubai aktarmalı Bangladeş uçağıyla başkent Dhaka’ya hareket ediyoruz. Uçakta çocuk seslerini yoğun şekilde işitmeye başladığımda, gideceğim ülkenin ne kadar genç nüfusa sahip olduğunu hissetmeye başlıyorum. Uçak tıklım tıklım dolu. Yurt dışında çalışan Bangladeşliler bayram için memleketlerine dönüyorlar.

Ilıman bir hava ve düzensiz yollar karşılıyor bizi

Bangladeş’e ulaştığımızda, yabancılar için mevsimin ne kadar uygun olduğuna şahit oluyoruz. Hava sıcaklığı yaklaşık 30 derece dolayında ve muson yağmurlarının olmadığı bir zamana rastlamamız gerçekten ilahi bir lütuf. Zia Havalimanı’nı, Atatürk Havalimanı ile karşılaştırdığımızda burasının çok yetersiz olduğunu görüyoruz. Daha havaalanı çevresinde kimsesiz çocukların yerde yattıklarına şahit olmamız, ülkede karşılaşacağımız manzaraların ipuçlarını veriyor…

Havaalanı çıkışında İHH’nın partner kurumunun görevlileri bizi karşılıyor. Arkadaşlarla kalacağımız otele doğru yol alırken Başkent’in çevre düzenini gözlemliyoruz. Burada bir belediyenin olduğuna inanmak güç. Çünkü çevre temizliği oldukça yetersiz, yollar düzensiz, trafik karışık, araçlar az, toplu taşıma araçları çok bakımsız ve insanlar mecburen araçların üzerinde yolculuk yapıyorlar…

Türkiye Elçiliğini ziyaret

Otelde biraz dinlendikten sonra elçiliğimizle irtibata geçiyor ve randevu talebinde bulunuyoruz. Elçimiz randevumuza cevap veriyor. Makamında bizleri Türk kahvesiyle ağırlıyor. Yabancı bir ülkede Türk kahvesi içmenin de ayrı bir keyfi ve lezzeti varmış. Elçimizle faydalı ve verimli bir konuşma gerçekleştiriyoruz. Elçimiz, Ankara’daki ilk meclisin inşaatında, İş Bankası’nın kurulması için toplanan sermayede ve Ankara Etnografya Müzesi’nin kurulmasında Bangladeş’ten gelen yardımların payının olduğunu anlatıyor. Elçimizin, Bangladeş ve Türk işadamları arasında irtibat kuran bir nefer olduğunu açıklamasına, ülkemiz adına çok seviniyorum.

Dhaka caddeleri

Elçilikten ayrıldıktan sonra Dhaka sokaklarında yürüyerek kaldığımız otele doğru yol almaya başlıyoruz. Yol boyu kurbanlıkların bina önlerinde bağlı olduklarını müşahede ediyoruz. Kurbanlıklar genellikle erkek sığırlar. Fakat buradaki kurbanlıkların en önemli özelliği, alın ve boyunlarındaki süsler. Sokaklarda yürürken altyapının olmadığını, kabloların insan boyunda ve bina cephelerine asılı olduğunu görüyoruz. Bangladeş halkının kendi hâllerinden gayet memnun olduklarını gözlemliyoruz. Tüm bu mağdurluğa rağmen insanlarda uyumluluk ve hoşgörü hâkim…

Ulaşım genelde üç tekerlekli bisikletlerle ya da rakşa denilen üç tekerlekli motosikletlerle sağlanıyor. Tabii taksileri de unutmamak gerekiyor. Toplu taşımalar konforsuz; araçların istisnasız hepsinin dış cephesi darbeli… Trafik yoğun ve kuralsız işliyor.

Türklere olan sevgi ve saygılarından dolayı, işlek bir caddenin adını Atatürk Bulvarı olarak adlandırmışlar. Öğrendiğimiz bilgiler doğrultusunda ülkede caddeye ismi verilen başka da yabancı bir devlet önderi yokmuş. Atatürk’ü, İslam dünyasında emperyalizme karşı mücadele eden tek lider olarak tanıyorlar.

Ertesi gün grubumuz ikiye ayrılıyor. Bir kısmımız Başkent Dhaka’da kalacak, bir kısmımız ise Cox’s Bazar bölgesine gidecek. Ben Dhaka ekibinde kalıyorum. Cox’s Bazar bölgesine gidecek olan arkadaşlar, bölgede bulunan Arakanlı mültecilere sosyal yardımları ve kurban yardımlarını ulaştıracaklar. Ayrıca bölgedeki İHH yetimhanelerini ziyaret edecekler. Aldığımız bilgiler dâhilinde burada kayıt dışı mülteci sayısı 200 bin, BM’ye kayıtlı mülteci sayısı ise 25 bin civarında.

Darul Aman Yetimhanesi

Rehberimiz eşliğinde Darul Aman Yetimhanesi’ne gidiyoruz. Yetimhane, sac plakalardan yapılmış derme çatma bir binadan müteşekkil. Yetimhane yetkilileri, burada yaşayan yetimlerin olumsuz hayat şartlarından çok etkilendiğini ifade ediyor. Hayırseverlerin yardımlarını burada bulunan yetimlere ulaştırmak için hemen rehberimizle beraber pazara çıkıyoruz. Yetimhanede bulunan tüm yetimlere pazardan aldığımız giysileri giydiriyor, bayram harçlığı dağıtıyor ve kuruma da nakdi yardımda bulunuyoruz. Yetimlerin gülümsemeleri odayı aydınlatıyor… İnanıyorum ki bayram arifesindeki yetimlerin sevinci, gülücükleri, hayırseverlerin hayrını bereketlendirmiştir.

Arife günü…

İçimizi kavuran tatlı bir hüzün ve sevinçle yeni bir güne başlıyoruz. Ülkemizde bugün bayram. Burada ise arife. Ailemden ve memleketimden kilometrelerce uzakta bir bayram geçireceğimin hüznü beni sarmışken, başka bir ülkede, bir bayram arifesinde yetimlerle kucaklaşacağımı düşünmek, onlara hizmet etmekle güne başlayacağımı hatırlamak bana farklı bir duygu yaşatıyor. Bu duyguyu yaşatan Yüce Rabbimize ne kadar şükretsek azdır.

Arkadaşlarla, dünya Müslümanlarının neden aynı günde bayramı kutlayamadıklarını tartışıyoruz. Sonunda, bunun mümkün olamayacağına karar veriyoruz. Mesela Bangladeş’le Türkiye arasında altı saatlik bir zaman farkı var. Hicri aylar ayın hareketine göre şekillendiği için, Bangladeşli ve Türkiyeli Müslümanlar hilali aynı anda görseler bile bu zaman farkından dolayı bayramı aynı zamanda kutlamaları mümkün değil. Çünkü Bangladeş günün gecesini yaşarken Türkiye henüz günün gündüzünü yaşamakta oluyor. Bu saat farkından dolayı da mecburen Bangladeş’te Kurban Bayramı kutlaması ertesi güne kalıyor. İşte bu bir sünnetullah…

Türk okulunu ziyaret ediyoruz

Bangladeş’te Türk okulu olur da ziyaret etmez miyiz? Türk okulunun yetkilisinden hizmetler hakkında bilgi alıyoruz. Okulda 1000 öğrencinin eğitim gördüğünü, ülkede en başarılı okul olmak için gayret ettiklerini ve Türkiye dostlarını yetiştirmek için gece gündüz çalıştıklarını bizlerle paylaşıyor. Heyet olarak bizler de başarılar dileyerek oradan ayrılıyoruz.

40 yetimi sevindirmek…

Sırada Şemsünnehar Kız Okulu & Yetimhanesi var. Binadan içeri girerken yetimler bizi selamlıyorlar. Aman ya Rabbi, yetim kızlar beton üzerinde oturuyorlar! Duvarlar kirli; doğru dürüst yatacak yataklara ve dolaplara sahip değiller. Özetle, imkânlardan yoksun bir hayat sürüyorlar. Bu dairede 40 yetim kız yaşıyor ve eğitim alıyor.

Bangladeş’te yetim sayısının 1 milyonun üzerinde olduğu biliniyor. Yetim sayısının bu kadar yüksek olmasının birkaç temel nedeni var: Ülkede ortalama hayat süresinin 55-60 yaş olması, yani erken ölümler; trafik kazalarının sık olması; sahil şeridinde sık karşılaşılan kasırga felaketlerinin binlerce insanın ölümüne sebep olması…

Yetimhane yetkililerine, aslında yetimhanenin ihtiyaçları bariz bir şekilde görülse de usulen ne ihtiyaçları olduğunu sorduğumuzda yetimhanenin asli ihtiyaçlarından olan buzdolabının bulunmadığını öğreniyoruz. Buzdolabı ihtiyaçlarını karşılayacağımızı ilettiğimizde görevlilerin ve yetimlerin tebessümleri dolduruyor odayı.

Yanımızdaki yetimle konuşmaya çalışıyoruz. Adının Münnir olduğunu ve altı yaşında olduğunu, babasını dört yaşındayken kalp krizinden kaybettiğini öğreniyoruz. Diğer bir yetim; adı Nergiz, yedi yaşında. İki yaşındayken annesini, beş yaşındayken de babasını kaybetmiş. Yetimlerin masum ve bir o kadar da derin bakışları içimizi dağlıyor… Ekibimizdeki bir arkadaşımız çocuklarla el oyunu oynuyor. Öyle mutlu oluyorlar ki…

Yanımıza yetimhane görevlilerini alarak çarşıya çıkıyoruz. İlk önce beyaz eşya satan bir mağazadan buzdolabı alıyor ve yetimhaneye gönderilmesini istiyoruz. Ardından bir giyim mağazasından yetimlere uygun elbiseler satın alıyor ve yetimhanenin yolunu tutuyoruz. Siparişini verdiğimiz buzdolabı gelmiş. Satın aldığımız giysileri dağıttığımız çocukların sevinci, tüm yorgunluğumuzu unutturuyor.

Ayrıca yerlere halı alınması, duvarlara boya yapılması ve gıda malzemeleri alınması için yeterli nakdi yardımda bulunarak yetimhaneden ayrılıyoruz. Ekip arkadaşlarımızla beraber hayırseverlerin hayrını doğru bir adrese ulaştırmış olmanın mutluluğu içerisinde, gece aydınlatmalarının yetersiz olduğu caddelerde otelimize doğru yol alıyoruz.

Günlerden bayram

Bayram namazımızı kılmak için Bengallilerin başkent Dhaka’da topluca bayram namazı kıldıkları Eidgah’a gidiyoruz. Eidgah mahalline ulaştığımızda müthiş bir kalabalık görüyoruz. İnsanlar bayram namazı için çoluk-çocuklarıyla beraber şehrin muhtelif yerlerinden, buraya gelmişler.

Burada bayram namazı için güzel bir organizasyon yapılmış. Yüz bin kişinin aynı anda namaz kılabileceği kadar geniş bir mekân, bu mekân üzerine kurulmuş bir çadır, yerlere serilmiş beyaz örtüler… Herhangi bir olumsuzluğa karşı emniyet görevlileri tedbirlerini almışlar. Ve bayram namazı başlıyor. Namazın ardından Bengalli kardeşlerimizle bayramlaşıyor, kucaklaşıyoruz.

Ve kurban ibadeti…

Bayramlaşmadan sonra İHH Dhaka ekibi olarak Türkiye’den gönderilen kurban bağışlarının kesimleri için İHH’nın ortak çalıştığı kurum görevlileriyle beraber kurban kesim yerlerine doğru yola çıkıyoruz. İlk olarak Dhaka-Pallabi denen yerde kesim yapılıyor tekbirler eşliğinde.

İkinci kurban kesim yerimiz, daha önce ziyaret ettiğimiz Darul Aman Yetimhanesi oluyor. Burada da yine vekâlet verilen kurbanları tekbirlerle kestiriyoruz.

Üçüncü kurban kesim yerimiz ise Sir Salimullah Muslim Yetimhanesi. İlk önce yetimhanede incelemelerde bulunuyoruz.
Devlete ait olan bu yetimhanede 200 kız ve 200 erkek yetim olmak üzere toplam 400 yetim barınıyor. Ancak bu sayının, yetimhanenin kapasitesinin çok üzerinde olduğunu fark ediyoruz. Bu yetimhaneye de bir miktar nakdi yardımda bulunuyoruz. Burası için ayrılan kurbanları da kestirdikten sonra yetimhaneden ayrılıyoruz.

Feni şehrinde kurban

Sonraki durağımız Feni şehri. Dhaka’dan 4-5 saat süren bir karayolu yolculuğuyla akşam saatlerinde Feni’ye ulaşıyoruz.
Ertesi gün, Kurban Bayramı’nın ikinci günü. Sabah erken saatlerde Feni şehrinde, Dagonbhuiyan’da tekbirlerle kurban kesimine başlıyoruz.

Burada çok güzel bir kurban kesim organizasyonu yapmışlar. Kısa zamanda kurbanlıklar kesiliyor, etler parçalanarak poşetleniyor. Tüm hazırlıkların ardından kurban dağıtımına başlıyoruz.

Feni-Lokkigonj bölgesinin en eski eğitim kurumlarından ve devlete bağlı bir kurum olan Aliya Medresesi’ni ziyaret ediyoruz. Lokkigonj Aliye Medresesi 1933 yılında kurulmuş ve 50’si yetim olmak üzere 1200 öğrencisi bulunuyor.

Medresenin fiziki yapısı yetersiz ve etrafta bir düzensizlik hâkim. Okul yetkililerine, bir projeleri varsa bunu İHH ile paylaşmaları tavsiyesinde bulunuyoruz. Okulun bazı bölümleri inşaat hâlinde ve inşaatın devam etmesi için yardıma ihtiyaçları var. Kendilerine okulun ihtiyaçları için bir miktar nakdi bağışta bulunuyor ve oradan ayrılıyoruz.

Dhaka yolunda

Yeniden Dhaka yolundayız. Şehirlerarası yollar, iki aracın yan yana geçmesine pek müsait değil. Üstelik şoförlerin trafik kurallarına uymamaları, yolculuğu emniyetsiz hâle getiriyor. Yolculuk esnasında manzara ise görülmeye değer; her taraf yeşillikle, ağaçlar ve pirinç tarlalarıyla örtülü… Ülke arazilerinin büyük bir kısmı sular altında bulunuyor. Verimli topraklar, bataklıktan dolayı tarımda yeteri kadar,kullanılamamakta. Ülke yetkilileri, bataklık alanları su kanallarıyla kuruturlarsa halka yeni tarım alanları kazandırmış olacaklar. Bu yatırımların milli gelirlerini artıracağını düşünüyorum.
Ülkenin kaynakları, vatandaşlara hizmet olarak sunulursa kısa zamanda Bangladeş’in çevresi değişebilir. Türk yatırımcılarının bu ülkede yatırım yapmaları için, iş gücünün ucuzluğu ve tabii kaynakların yeterliliği gibi çok güzel imkânlar bulunuyor.

Hoşçakalın Bengal halkı!

Yeniden Dhaka’dayız. Cox’s Bazar’daki arkadaşlarımızın da Dhaka’ya dönmesiyle yolculuk için hazırlıklarımıza başlıyoruz. Ve Bangladeş’in gittikçe daha iyiye gitmesi temennisiyle bu sakin ve yaşam sevinciyle dolu Bangladeş halkına veda ediyoruz.

İlgili İçerikler

Son Yazılar