Tarihimizin ve edebiyatımızın önemli şahsiyetlerinden biri olan Halide Edip Adıvar 1935 yılında Hindistanlı Dr. Ensari[1]’nin daveti üzerine Hindistan’a gider. Henüz Britanya’ya bağlı olan Hindistan bağımsızlık istemektedir. Bununla beraber Müslüman, Hindu çatışmaları mevcuttur. Bugün Hindistan, Pakistan ve Bangladeş’i kapsayan coğrafya o dönemde Hindistan olarak anılmaktadır. Bu yazıda Halide Edip’in Hindistan’da yaptığı konferanslarının içeriklerine kısaca değinilecektir.

Delhi Konferansları

Halide Edip’i Hindistan’a davet eden Dr. Ensari, onun Hindistan ziyaretinin bu iki ülke arasında başlayan kültür hareketinin zamanla büyüyeceğine inandığını dile getirmiştir.[2]

Halide Edip konferanslarına Delhi’den başlamış ve bu şehirde toplamda sekiz konuşma yapmıştır.[3] Hindistandaki konferansların genel adına, “Türkiye’de Doğu Batı Çatışması”demiştir.[4] Burada yapılan konferanslara başkanlık yapanların, yarısı Hindu yarısı Müslümandır. Dr. Ensari’nin gelecek Hindistan hayali ise, Müslüman ve Hindular arasında birliği sağlamak, bağımsız bir Hindistan yaratmak olduğundan, yapılan bu eylemin amaçsız olduğu düşünülemez. Başkanlık yapanlardan biri gelecekte kurulacak bağımsız Hindistan’ın lideri Mahatma Gandhi’dir. Yine Delhi’de Halide Edip, kadınlarla da bir toplantı yapmış ve Türk kadınının özgürlük serüveninden bahsetmiştir.[5]

Halide Edip, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ve o günkü genç Türkiye Cumhuriyeti’nden de söz etmiştir. Ortak bir payda oluşturmak adına, Kur’anda, insanların aynı ırktan geldiklerini yazdığını dile getirmiştir.[6]

Batı’nın doğuyu sadece bir “pazar” olarak gördüğünden, ondan her şekilde faydalandığından bahsetmiştir. Dünyanın yedi harikasının Doğu topraklarında olduğundan, dinin Doğu’dan çıktığından, medeniyetin Yunan’dan geldiğinden, Batı’nın ise bu unsurları birleştirip Avrupa medeniyetini oluşturduğunu sözlerine eklemiştir.[7]

Din bağlamında ise, Batı’nın Hıristiyanlığı, Roma’nın maddeciliğiyle birleştirdiğini ve maddeciliğin Batı’da ilmi gelişmelere sebep olduğunu söylemiş, Batı’da eksik olan unsurun maneviyatsızlık olduğunu aktarmıştır.[8]

Osmanlı’nın Yunan mirasını aldığını dile getiren Halide Edip, imparatorluğun çok uluslu yapısına değinmiştir. Özellikle Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’dan olaylar anlatmıştır. Öncesinde Türkler’in Göktanrı inancına mensup olduklarından, Orhun Kitabelerinden, Türk efsanelerinden, Türk edebiyatından da bahsetmiştir.[9]

Kapitülasyonlara, Abdülhamit’te, Pan-İslamizm’e de değinmiş. Pan-İslamizm’in işe yaramaz bir ütopya olduğunu söylemiş, Türkiye Cumhuriyeti kurulurken neler yaşandığını anlatmıştır.[10] Muhtemeldir ki Türkiye’nin bu özgürlük mücadelesi Hindistan için bir örnek teşkil edebilir düşüncesiyle bu söylevleri dile getirmiştir.

Delhi konferanslarının üçüncüsünde Halide Edip, Hint halkına, Türkler için yaptıkları yardımlardan dolayı daima şükran borçları olacaklarını ifade etmiştir.[11]

Halide Edip çarpıcı bir ifadede bulunmuş, Türklerin dinden uzak görünmelerinin sadece kılık kıyafet bağlamında olduğunu ifade etmiştir. Halide Edip’e göre onlar diğer milletlerden daha fazla dinlerine bağladırlar.[12]

Yine Delhi’de yapılan kadınlar toplantısında ise, “ ülkemde kadınlar farklı milletlere değil, problemlerinin aynı olduğu tek bir millete mensupturlar” demiştir.[13]

İslam’ın kadına verdiği özgürlüklerden bahsetmiş ve bugün Batı kadına özgürlük verdiyse Peygamber’in bunu 1300 yıl önce verdiğini belirtmiştir. 1908 itibariyle kadının da erkekle aynı eğitim haklarına sahip olduğunu da vurgulamıştır. Hindistan’da kadınların peçe takma meselesine gelince, bunun eski bir Bizans adeti olduğunu söylemiş ve bu geleneğin zamanla ve eğitimle ortadan kalkacağını ima etmiştir.[14]

Delhi’deki beşinci konferansa Pakistan’ın milli şairi Muhammed İkbal başkanlık etmiştir.[15] Onun başkanlık etmesinin sebebi konferansın sanat ve edebiyatla ilgili olması olabilir.

Delhi’de, ulusal birliği sağlamak amacıyla bir münazara gerçekleştirilmiştir. Konusu ise “Tüm Hindistan’da Urduca”dır. Halide Edip de bu tartışmaya katılmıştır. Münazara sonunda bir konuşma yapan Halide Edip, anlaya bildiği üç kelime olduğunu ve bunların, “Hindular”, “Müslümanlar” ve “birlik” olduğunu söylemiş ve ülkelerinde birlik oluşturmaları için dua ile  konuşmasını bitirmiştir.[16]

Aligarh Konferansları

Halide Edip, Sir Seyyid Ahmed Han tarafından kurulan Aligarh Müslüman Üniversitesi’nde, “Kültürel ve Sosyal Gelişmeler” konu başlığı adı altında bir konferans vermiştir. Bu konferansta yine Türk kültürünün gelişim sürecini anlatmıştır.[17] Bozkırda başlayan kültürün, Selçuklular’la birlikte farklı bir aşamaya geçtiğini, Anadolu’nun Türkler’e kattıklarını anlatmıştır. Selçuklu ile başlayan “Ahilik” teşkilatının amacından bahsetmiştir.[18]

Hoca Ahmet Yesevi’den, Hacı Bektaş-ı Veli’den, Yunus Emre’den, Mevlana’dan söylevler aktarmıştır. Türk dilinin Arapça ve Farsça’dan etkilendiğini ve kendine ait bir tarzı olduğunu söylemiştir.[19]

İkinci konferansında Halide Edip’e, Mahatma Gandhi ve Muhammed İkbal gibi önemli şahsiyetlere Aligarh Müslüman Üniversitesi tarafından verilen “Hayat Boyu Fahri Üyelik” taktim edilmiştir.[20] Üçüncü konferansında ise Yeni Osmanlılar’dan ve laik düzenin gerekliliğini dile getirmiştir.[21]

Benares Konferansı

Hindular’ın kutsal alanlarından biri olan Benares, daha çok Hindu nüfusu barındırır. Burada Halide Edip’in, “ Modern Türkiye” adıyla verdiği konferans, Hindu Üniversitesi’inde yapılmıştır. Yine burada da kadim Türk tarihinden, Türk kadınının o günkü konumundan bahsetmiştir.[22]

Kalküta Konferansı

Halide Edip, kalabalık nüfusuyla geleceği kurmada Hindistan’ın önemli bir yeri olduğunu söylemiştir.[23] Türkiye’nin son dönemde geçirdiği aşamaları anlatmış, kadınların sosyal hayata katılmasını, onları ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda aktifleştirme sürecini dile getirmiştir.[24] Birinci Dünya Savaşı’nda Türk kadınının rolünü, Mustafa Kemal’in yabancı ülkelere ve Saltanat’a karşı verdiği mücadeleden ve Saltanat’ın kaldırılmasından da bahsetmiştir. 1924’de din ve devlet işlerinin ayrılması ve medeni kanunu anlatan bir konuşma yapmıştır.[25] Son olarak ekonomik sorunların çözülmesi ve vatan sevgisinin insanlara aşılanması sürecinden, Hindistan’ın vatan oluşturma sürecinin tamamlanacağını söyleyerek konuşmasını tamamlamıştır.[26]

Haydarabad Konferansları

Osmaniye Üniversitesi’ndeki konferansta Halide Edip, din ve farklılıklara bakmadan, kadınları toplumdan ayırmadan bağımsız Hindistan’ın kurulabileceğini belirtmiştir.[27]

Osmanlı İmparatorluğu’nun kozmopolit yapısı olmasına rağmen iyi bir şekilde yönetildiğini söylemiştir. Türkler ’in özgürlüklerine bağlı bir millet olduklarını, insanların oluşturduğu kanunlarla yönetildiklerini ifade etmiştir. Türkler ‘in diğer Ortadoğu ülkelerinden daha önce farkındalıklarının arttığını ve uygulamaya geçtiklerini aktarmıştır. Hindistan’ın değişim sürecinin farklı olacağını çünkü her milletin yolunun başka olduğunu eklemiştir.[28]

İkinci Haydarabad konferansında, Türk dilinden bahseden Halide Edip, Türklerin edebiyatla dini karıştırmadıklarından, Arapça ve son dönemde Fransızca’dan etkilendiklerini dile getirmiştir.[29]

Abdülhamit döneminin sıkıntı, baskı ve sonrasında 1908 Anayasası ile kavuştukları özgürlüğü dile getirmiştir.[30]

Bombay Konferansları

Gandhi’ye hayranlığını dile getiren Halide Edip, kast sisteminin dışında bulunan Dalitler[31] adında bir grup bulunmasının Hindistan’ın büyük ayıbı olduğunu ve bunun eşitlik kurallarına aykırı olduğunu söylemiştir. Gandhi ise bu konuda reforma ihtiyaçları olduğunu dile getirmiştir.[32] Hindistan bağımsızlık hareketinin oluşumunda kararları sadece Hindistanlıların vermesi gerektiğini söylemiştir.[33]

Hint ve İslam kültürünün birleşmesinin İslam kültürünü değiştirmeyeceğini ifade etmiş ve kadınların mücadele sürecine girmeleriyle bağımsızlık elde edilebileceğini vurgulamıştır.[34]

İkinci konferansta ise, erkeklerin ayrı milletlere fakat kadınların tek bir millete sahip olduklarını, kültür ve medeniyet oluşturmada ortak rolleri olduğunu fakat problemlerinin farklı olduğunu söylemiştir.[35]

Bir diğer toplantıya başkanlık eden F. S. Talyarkhan çok çarpıcı bir konuşma yapmış, Türkiye’nin yeniden doğma sürecinde geçirdiği zorlukların ardından bir Anka kuşu gibi göklere çıktığından ve diğer Asya ülkelerinin bu zaferi paylaştıklarından belirtmiştir.[36]

Halide Edip, dünyada iki tip toplum gördüğünü, bunlardan birinin büyük şahsiyetler yarattığını diğerinin ise büyük milletler yarattığını söylemiştir.[37]

İslam dininde, Kur’an tefsiri vasıtasıyla, kadınlar konusunda farklı yorumlar yapıldığını, bugün kadının üniversiteye gittiğini, poligaminin yasaklandığını ifade etmiştir. Doğu halklarının yüzde doksanının eğitim alması gerektiğini söylemiştir.[38]

Bombay konferanslarından birinde, Hindu, Müslüman çatışmasına inanmadığını ifade etmiştir. Bu toplantıda Müslüman ve Hindulara Hindistan milliyetçiliği için çalışacaklarına dair yemin ettirmiştir.[39]

*Elif Gülbaş – Doktora Adayı

Not “Bu makalede yer alan görüş ve düşünceler yazarın kendisine ait olup GASAM için hiç bir bağlayıcılık ve sorumluluk içermez.”

[1] Dr. Ensari, Balkan Savaşı sırasında Hilal-i Ahmer ekibiyle Osmanlı topraklarına, cephedeki yaralıları tedavisi için Hindistan’dan gelmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz, Abdur Raheem Kıdwai, Muhtar Ahmed Ensari, DİA, XI. Cilt, 1995
[2] Osman Bülent Yorulmaz, Halide Edip Adıvar’ın Hindistan Hayatı, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul, 1988, s.100
[3]  Yorulmaz, a.g.t., s. 64
[4] Aynı yer
[5] Yorulmaz, a.g.t., s. 13-15
[6] Yorulmaz, a.g.t., s. 68
[7] Yorulmaz, a.g.t., s. 70-71
[8] Yorulmaz, a.g.t., s. 71
[9] Yorulmaz, a.g.t., s. 75-82
[10] Yorulmaz, a.g.t., s. 88-89
[11] Yorulmaz, a.g.t., s. 91
[12] Yorulmaz, a.g.t., s. 94
[13] Yorulmaz, a.g.t., s. 95
[14] Yorulmaz, a.g.t., s. 95-96
[15] Yorulmaz, a.g.t., s. 97
[16] Yorulmaz, a.g.t., s. 112
[17] Yorulmaz, a.g.t., s. 114
[18] Yorulmaz, a.g.t., s. 115
[19] Aynı yer
[20] Yorulmaz, a.g.t., s. 118
[21] Yorulmaz, a.g.t., s. 120
[22]Yorulmaz, a.g.t., s. 121
[23] Yorulmaz, a.g.t., s. 122
[24] Yorulmaz, a.g.t., s. 123
[25] Aynı yer
[26] Yorulmaz, a.g.t., s. 124
[27] Yorulmaz, a.g.t., s. 125
[28] Yorulmaz, a.g.t., s. 125-126
[29] Yorulmaz, a.g.t., s. 127
[30] Yorulmaz, a.g.t., s. 128
[31] Paryalar, kast dışı olanlar.
[32] Ali Fuat Bilkan, Halide Edip Adıvar’ın “Inside India” Adlı Eseri ve Hindistan Ziyareti, Bilig, Ankara, 2000, s. 127 ; Yorulmaz, a.g.t., s. 129
[33] Yorulmaz, a.g.t., s. 129
[34] Yorulmaz, a.g.t., s. 129-130
[35] Yorulmaz, a.g.t., s. 131
[36] Yorulmaz, a.g.t., s. 131
[37] Aynı yer
[38] Yorulmaz, a.g.t., s. 132
[39] Yorulmaz, a.g.t., s. 135

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz