Afganistan’da Umut Tükeniyor

Paylaş

Afganistan’ın neden işgal edildiğini bileniniz ya da Bin Ladin adında birini hatırlayanınız var mı? Konuya ilgili birçok kişi bu sorulara evet diyecek belki. Ancak, bu isim ve nedenlerin nerdeyse unutulmaya yüz tuttuğu da yadsınamaz bir gerçek. Bin Ladin ismi yavaş yavaş belleklerimizden silinmeye, gündemimizden uzaklaşmaya başladı. Hadi biz neyse ama bu uğurda koca 2 ülkeyi işgal eden, yüz binlerce sivilin hayatına mal olan, milyonlarca insanı yerinden yurdundan eden savaşlar başlatan Amerika, Bin Ladin’i nerdeyse tamamen unutmuş durumda. Hani Bin Ladin, oyunbozanlık yapıp, destursuz video görüntüleriyle senede 1-2 defa ortaya çıkmasa, yahu bu adam nerde diyeceği yok kimsenin. Bin Ladin, başta Amerikalılar olmak üzere dünya kamuoyu için artık bir masal kahramanı.
Peki, bu masal kahramanının yaşadığı düşünülen ve bu yüzden korkunç bir işgal ve yıkıma maruz kalan Afganistan, hangi ahval üzere? Bu masallar ülkesi ve insanları, Taliban zulmünden kurtarıldı ve özgürleştiler mi? Afganistan’da yaşam 7 yıl öncesinden daha mı güvenli? Okullar çocuk sesleriyle cıvıl cıvıl, Afganistanlılar Youtube’da gezinmenin keyfini mi sürüyorlar? Afgan kadını Taliban döneminden çok daha fazla mı söz sahibi toplumsal hayatta? Afganlı şimdi çok daha mutlu ve gelecekten umutlu mu? Tabi ki hayır…

Afganistan’da işler Afganlılar için olduğu kadar Amerika, NATO ve ISAF için de yolunda gitmiyor. İşgalin üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen koalisyon güçleri ve Amerika destekli Karzai Hükümeti Afganistan’ın sadece %30’unu güçlükle kontrol altında tutabiliyor. Ağırlıklı olarak ülkenin güneyi olmak üzere % 10’u halen Taliban kontrolünde… Ülkenin geriye kalan % 60’lık bölümü ise Taliban’ın üzerlerinde nüfuzunu her geçen gün daha da artırdığı aşiretler tarafından kontrol ediliyor.

ŞİDDET TIRMANIYOR

Şiddet Afganistan’da dozunu her geçen gün daha da artırıyor. 2007 yılı, işgalin gerçekleştiği 2001 yılından sonra Afganistan’da yaşanan en kanlı yıl oldu ve toplam 8 bini aşkın sivil yaşamını yitirdi. Koalisyon güçlerinin kayıpları da her geçen ay katlanarak artıyor. Haziran ayında koalisyon gücünde görev yapan çoğu Amerikalı 30 asker yaşamını yitirirken, Temmuz ayı içerisinde bir üsse düzenlenen saldırı sonucunda Amerika, bir anda 9 askerini kaybetti.

Afganistan’da sivil reformlar, yeniden yapılandırma ve kalkınmada ilerleme sağlanabilmiş değil. Güvenlik başta olmak üzere eğitim, sağlık, barınma, elektrik, yol ve su konuları Afgan halkının çözüm bekleyen öncelikli sorunları. Söz konusu temel ihtiyaçların karşılanamıyor olması, Afgan halkının Karzai Hükümetine ve koalisyon güçlerine olan güvenlerini zayıflatmış durumda ve hükümet kendine yakın kaynaklardan bile bu konuda ciddi eleştiriler alıyor.

Diğer yandan Afganistan, İngiliz Kraliyet Ailesinin adeta avlanma sahasına dönüşmüş durumda. Prensler avlanma heyecanlarını tatmin için gizlice Afganistan’a geliyor, deşifre olunca da hemen geri çekiliyorlar.

NATO güçlerinin varlığına rağmen Afganistan’da uyuşturucu üretimi her geçen yıl daha da artmakta ve bugün Afganistan tek başına dünya uyuşturucu üretiminin %93’ünü gerçekleştirir durumda. Bu arada Afganistan’da uyuşturucu trafiğinin arkasında kimlerin olduğu dikkatle incelenmesi gereken bir konu!

Özetle Afganistan’da durum bu ve maalesef ufukta belirsizlik, huzursuzluk ve istikrarsızlık var…

Peki, işgalin üzerinden geçen 7 yıla rağmen Uluslararası Güvenlik-Destek Gücü (ISAF) ve NATO güçleri Afganistan’da neden başarılı olamadılar? İşte başarısızlığın altında yatan önemli nedenler:

AMERİKA NEDEN KAYBEDİYOR?

•ISAF’ın görev tanımında yaşanan sorun. Amerika başta olmak üzere İngiltere, Kanada ve Hollanda ISAF’ın görevleri arasında terörle mücadelenin de yer aldığını savunurken, Türkiye’nin de aralarında bunduğu Almanya, İtalya ve Fransa’nın ISAF’ı bir güvenlik ve destek gücü olarak tanımlamaları. Bu görev tanımında yaşanan görüş ayrılığı ISAF’ı 2 ayrı guruba bölmüş, dolayısıyla zayıflatmış durumda.

•Amerika, İngiltere, Kanada ve Hollanda, Taliban güçlerinin kontrolünde bulunan Güney Afganistan ve Kandahar bölgesinde sıcak temas ve çatışma halindeyken Türkiye, Almanya, İtalya ve Fransa’nın Güney’e oranla daha güvenli olan Kuzey bölgelerde görev üstlenmeleri ve Taliban güçleriyle çatışmayı reddetmeleri. Bu durum koalisyon güçleri arasında kamplaşma yaratmış durumda.

•Afganistan’daki görev süresinin belli olmaması ISAF’ı Afgan ve Uluslararası kamuoyu nezdinde işgalci durumuna düşürürken, ISAF’ta görev yapan NATO güçlerini de psikolojik olarak yıpratmakta ve zayıf düşürmektedir. Belirsizlik ISAF’ın direncini kırarken, Taliban’ın direncini artırıyor.

•Afganistan da güvenlik ve istikrarın sağlanması için silahlı mücadelenin tek yöntem olarak belirlenmesi, kalkınmada önceliğin sağlanamamış, reformların gerçekleştirilememiş olması.

•Afganistan’ın halen %60’ını kontrollerinde bulunduran aşiretlerle sağlıklı iletişimin kurulamaması ve ülke yönetimine dahil edilememiş olmaları.

•Taliban’a Çin, İran, Rusya ve Pakistan tarafından sağlanan lojistik desteğin kesilememiş ve kontrol altına alınamamış olması.

İSTİKRAR İÇİN NE YAPILMALI?

•ISAF’ın görev tanımı yeniden yapılmalı ve koalisyon güçleri arasındaki görüş ayrılıkları giderilmeli.

•Afganistan güvenlik ve gelişme açısından öncelikli bölgelere ayrılmalı. Kuzey Afganistan eğitim, sağlık, istihdam açısından halka her türlü hizmetin verildiği bir bölge haline getirilmeli. Kuzeyde bu şekilde başlayacak rahatlama, huzur ve istikrar ortamı Afgan halkının güvenini artıracak ve diğer bölgeler üzerinde de pozitif bir etki yaratacaktır.

•Aşiretlerle daha yakın ilişkiler kurulmalı ve aşiretler ülke yönetiminde etkin bir biçimde söz sahibi yapılmalı. Bu adım atılabilirse Taliban’ın aşiretler üzerindeki nüfuzu ciddi bir biçimde azaltılmış ve sağlanan lojistik destek ortadan kaldırılmış olacaktır.

•Taliban’ın dış güçlerle olan bağlantıları kesilmeli. Amerika’nın Afganistan’daki varlığından rahatsızlık duyan Rusya, Çin, İran ve Pakistan’ın Taliban’a sağladıkları lojistik destek mutlak surette kontrol altına alınmalı ve önlenmelidir.

•Kalkınmada ilerleme sağlanmalı. Ülke genelinde sivil reformlar, yeniden yapılandırma, kalkınmada ilerleme, eğitim, sağlık, elektrik, su, gıda ve mesken sorunları için etkin projeler hayata geçirilmelidir. Bu alanda hayata geçirilecek projeler Afgan halkı üzerinde psikolojik rahatlama ve güven ortamı yaratırken Taliban’ın taban desteğini de gün geçtikçe zayıflatacaktır.

•Uyuşturucu trafiği kontrol altına alınmalı. Uyuşturucu trafiği için en ideal ortam istikrarsızlık ortamıdır. Uyuşturucu üretimi Afganistan’da istikrarsızlığı beslemekte ve körüklemektedir. Afganlıların geçim kaynağı olduğu gerekçesiyle göz yumulduğu söylense de bu trafiğin arkasında çok farklı kesimler yer almaktadır. Afganistan’da güven ve istikrar ortamının en önemli şartlarından biri de bu trafiğin durdurulmasıdır.

Afganistan’da gerçekten çözüm isteniyor, güven ve huzur ortamı yaratılmak isteniyorsa bu stratejiler tek tek hayata geçirilmelidir. Peki, Afganistan’da gerçekten istenen çözüm mü?

Bu soruya evet demek maalesef çok zor. Amerika’nın Afganistan’da bulunuş nedenleri önem sırasına göre dizilecek olursa en son iki maddeyi Taliban ve Bin Ladin oluşturur. İran’ın arkadan kuşatılması, Rusya ve Çin’in rahatsız edilmesi, Pakistan’ın nükleer silahlarına yakın markaj, enerji yollarının kontrol altında tutulması gibi noktalar ise ilk sıralarda yer alacak nedenlerdir.

OBAMA’NIN ÖNÜNDEKİ FIRSAT

Afganistan’da zaman hızla ilerlerken umut kan kaybediyor. Şiddet dozunu her geçen gün daha da artırıyor. Belirsizlikler Taliban’ı güçlendirirken ISAF’ı psikolojik olarak yıpratıyor. Amerika’nın bulunduğu her yer intihar saldırıları ve şiddetle kaosa dönüşüyor. Ve maalesef uluslararası toplum yaşananları kısa sürede kanıksıyor, şiddet yaşamın bir parçası haline gelip sıradanlaşıyor.

Obama’nın önünde hem Amerikan toplumunu hem uluslar arası toplumunu rahatlatacak, dünyada hüküm süren gerilim ve şiddet iklimini ortadan kaldıracak bir fırsat duruyor; Amerikan’ın şiddete dayalı dış politikasını gözden geçirmek durumunda. 26.07.2008

İlgili İçerikler

Son Yazılar