Kabil Yerleşimi
Coğrafi olarak yüksek dağlarla çevrili ve bu dağların eteklerine kurulan birçok medeniyete ev sahipliği yapmış tarihi bir dünya şehri olan Kabil’e dair genel izlenimim; şehirde bulunan tarihi camiler ve Baghe Babür’ün (Babür Bahçesi) güzelliğiydi. Şehir, on yıllardır süren savaş ve iç çatışmalar nedeniyle şimdilerde mahzun olsa da, kadim ruhuna uygun şekilde mağrurluğunu da korumayı sürdürüyor… Bu genel izlenimi öncelikle not düşmüş olayım…
Center for Strategic & Regional Studies (CSRS) araştırma merkezi
Kabil ziyaretimin detaylarına gelecek olursam: Şehirde ilk durağım, daveti aldığım CSRS Araştırma Merkezi oldu. CSRS, Afganistan’da mütevazı bir araştırma merkezi olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Araştırma merkezinin çalışanları, Türkiye’nin siyasi istikrar tecrübelerinden faydalanarak, ülkelerinin de sulh ve selametini nasıl oluşturabilecekleri üzerine araştırmalarda bulunuyorlar. Burada, CSRS’in yönetim kurulu ile genel olarak Türkiye ve Afganistan konulu verimli bir fikir alışverişimiz oldu. Afganların Türkiye’ye olan güvenlerini içtenlikle takdir ettiğimi not düşmek isterim.
Salam Üniversitesi
Görüşmemizde, CSRS Başkanı Abdulbaki Amin, “Afganistan’ın barışa olan ihtiyacının, insanların ekmeğe olan ihtiyacından daha önemli olduğunun” altını çizdi. Afganistan’da tüm olumsuzluklara rağmen Afgan halkının ülkelerine barışın gelmesi için ne kadar istekli oldukları, konuşmalarında net olarak görülüyor. Aynı zamanda,“Afganistan’ın girift sorunlu yapısını anlayacak ve barışın sağlanmasında bilgi ve birikimiyle yer alan ve art niyetli hesabı olmayan tek ülke Türkiye’nin tüm taraflar arasında yumuşak iletişimi sağlayacak ülkenin olduğunu” ayrıca ifade ettiler. Şahsım adına yaptığım konuşmada ise “Afganistan’da sulh ve selameti sağlayacak tek gücün Afgan halkının birlik ve beraberliğinin olduğu, Afgan dostlarının dostane yaklaşımından kaynaklanacağı” düşüncemi kendileriyle paylaştım.
“The Daily WEESA” Baş Editörü Muhammed Zubair Shafiqi
Afgan aydınlarla görüşmeyi ve onlarla istişare etmeyi de programımızın kapsamına alarak, Kabil’de vaktimizi daha verimli kullanmaya gayret ettik. Süren temaslarımızda, ülkenin önde gelen medya organlarından Bostnews’ın baş editörü Wahid Mozhda ve The Daily WEESA baş editörü Muhammed Zubair Shafiqi ile bir araya geldik. Her iki isimle de, geride kalan 12 yıllık süreç içerisinde sağlanan siyasi istikrar sayesinde Türkiye’nin kazanımlarını paylaştık ve Afganistan’ın önde gelen sorunlarıyla ilgili olarak istişarelerde bulunduk. Her iki editörün de üzerinde durduğu iki nokta şunlar idi: İki ülkenin de tarihi, kültürel ve dini bağları nedeniyle sosyo-ekonomik projeler yoluyla daha yoğun ve yakinen çalışması gerektiğine dair istekleriydi. Türkiye’nin Afgan halkına yapmış olduğu tüm hizmetlerinden dolayı kalbi teşekkürlerini ilettiler. Türkiye dostları olarak ikinci hatırlatmaları ise, Türkiye’nin ülkelerine yapmış olduğu hizmetlerin, Türk ve Afgan halklarının yakınlaşmasını sabotaj etmek için bazı kesimlerin bilinçli olarak karalama çabalarına dikkat edilmesi gerektiğiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsı üzerinden Türkiye aleyhine görsel ve yazılı basında yürütülen yoğun kara propaganda faaliyetlerini şahsımla paylaştılar. Bu bağlamda, ülke içerisinde bazı odaklarca Erdoğan’ın bir taraftan İslam dünyasında kendini Müslüman lider olarak tanıtmaya çalıştığı, diğer yandan ise Afganistan’da General Reşit Dostum’a Türk olmasından dolayı yardım ettiği konusu işlenerek, Erdoğan’ın Afganistan’da “ırkçı” olarak tanıtılmaya çalışıldığı ve bu meyanda bir gündem oluşturularak Türkiye’ye olan sempatinin söndürülmesine yönelik sinsi bir proje yürütülmekte olduğuna dair düşüncelerini bizimle paylaştılar.