Başbakan Ahmet Davutoğlu Pakistan ziyaretinde, Türkiye ile Pakistan arasında yüzyıllardır süren güçlü tarihi ve kültürel bağların yanında, iki kardeş ülkenin yüzyıllardır süregelen fedakâr, kadirşinas dayanışma birlikteliğinden dolayı, Pakistan’ı ziyaret etmekten memnuniyet duyduğunu, Türkiye ile Pakistan arasında coğrafi sınırların olmamasına rağmen, komşu olmaktan daha yakın olduğunu beyan etti. Böylece, Başbakan Davutoğlu Pakistan’ın birinci evi olduğunu diyarı-âleme ilan etmiştir.
Türkiye-Pakistan arasında ki tarihi ve kültürel perspektif avantajları devlet diplomasında stratejik, bilimsel ve ekonomik ilişkilere yansımaları nasıldır? Bu konuyu derinlemesine ele almak gerekir.
Türkiye ile Pakistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği 
Türkiye ile Pakistan arasındaki siyasi ve askeri ilişkiler “Öz Kardeş” mesafesinde olup toplumsal, bilimsel ve ekonomik ilişkiler ise “Üvey Kardeş” mesafesindedir. Dolayısıyla Türkiye ile Pakistan arasında ki ilişkiler siyasi, diplomatik ve askeri temaslar daha güçlüdür. Kardeş ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin ticari anlamda çok düşük rakamlarda kalması ve doğrudan sermaye yatırımlarının çok düşük olması iki ülke arasında ki bu noksanlıkların giderilmesi için 2009 yılında Türkiye-Pakistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSİK) kuruldu. YDSİK kuruluşundan bugüne 4 toplantı yapıldı. İlk üç toplantıda çeşitli alanlarda işbirliğinin derinleştirilmesini öngören 40 belge imzalandı. 17 Şubat 2015’de 4.toplantı kapsamında ise 11 yeni belge imzalandı.
Başbakan Davutoğlu ile Pakistan Başbakanı Navaz Şerif’in eş başkanlıklarında 17 Şubat 2015 tarihinde İslamabad’da gerçekleştirilen 4.toplantı kapsamında terörizme karşı işbirliği, güvenlik, bilim, ticaret, enerji, ulaşım ve diğer alanlarda önemli kararlar alındı. Her iki tarafta heyecanla aldıkları YDSİK kararları nasıl hayata gerçekleştirebileceklerini düşünmektedir.  Başbakan Davutoğlu’da  “Türkiye ile Pakistan birbirine komşudan da öte yakındır ancak coğrafi uzaklık nedeniyle daha etkili ulaşım yollarına ihtiyacımız var” diyerek kritik durum tespiti yapmakta ne kadar haklıdır. Türkiye-Pakistan işbirliğinin istenilen seviyede gelişememesinin en önemli temel sebeplerinden birinin entegre ulaşım sisteminin olmaması, yani deniz, demir ve kara yolu ağındaki altyapının yetersiz olmasıdır. O zaman iki ülke yüksek düzey işbirliği stratejisini entegre ulaşım üzerine kurarak iki ülke arsındaki ulaşım inovasyonu geliştirmelidir.
Türkiye-Pakistan arasında yer alan komşu ülke İran da Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün (ECO) kurucu üyesidir. Üç ülkenin kendi arasında ki ticarette Orta Asya ve Türki Cumhuriyetleri arasında ki bölgesel ticarette karşılaştıkları en büyük sorunun entegre ulaşım sisteminin olmamasıdır. Entegre ulaşım sistemi sorunundan dolayı bölgenin potansiyel ticari kaynakları işletilememekte, bölge ticari atılımlarını gösterememekte, bölge halkı siyasi ve etnik kavgaların gölgesinde fakirleştirilmektedir. Bu duyarsızlığa bölge halkı dur demelidir!
Navaz Şerif “Türkiye ile Pakistan arasındaki ilişkilerin ekonomi, iletişim, ulaşım, enerji, kültür turizmi gibi konularda imzalanan anlaşmalarla giderek güçlendiğini” vurgulasa da bu temel sorunlardan dolayı iki kardeş ülke arasında ki ekonomik göstergeler istenilen seviyeye ulaşamamaktadır!
Türkiye-Pakistan ilişkilerini ekonomik temele oturtabilmek için kısa vadede ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara ilişkin, sınai ve ticari faaliyetler için geniş teşviklerin tanındığı, fiziki olarak güvenli, alt yapıları hazır olan serbest ticaret bölgeleri oluşturmak gerekir. Türkiye’nin Güney Asya da ticari hacmini artırabilmesi için Çin’in Pakistan’dan devlet garantisinde olması koşulu ile Gwadar limanını yap-işlet mantığı ile işletmesi gerekir. Türkiye’nin de buna benzer bir liman işletmeciliği yapması halinde Güney Asya da ki ticari varlığını güçlendirecektir. Bölge ülkelerle yapılacak deniz-tren-kara ve hava ulaşımı entegre edilerek bölgede ekonomik istikrarın kanalları açılmış olunacak ve bölgede siyasal istikrara da katkı sağlayacağından kimsenin kuşkusu olmayacaktır. Güney Asya da ulaşım entegrasyonunun gerçekleşmesi sonucunda kazanan bölge ülkeleri ve bölgenin insanları olacağı bir gerçektir!
Bilimsel Araştırmalar İşbirliği
Türkiye-Pakistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyin en önemli anlaşma başlıklarında birinin de bilimsel araştırmalar başlığıdır. Her iki ülke birbirini sena ederken çok güçlü tarihi ve kültürel bağlardan bahsetmesine rağmen, üniversitelerde tarihi ve kültürel çalışmaların yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Aynı zamanda Türkiye-Pakistan üniversiteleri arasında güçlü bilimsel araştırma ortaklığından da maalesef bahsedemeyiz! Türkiye-Pakistan bilimsel çalışmaları hep göz ardı edilmiştir. Bilimsel Araştırma İşbirliklerin ana taşıyıcı kurumlar üniversitelerdir. Türkiye-Pakistan üniversiteleri arasında yeterli akademik çalışmaların olmadığı aşikârdır.
İlk önce Türkiye-Pakistan üniversiteleri arasındaki bilimsel çalışmaların kötü algısı yenilmelidir. Türkiye-Pakistan üniversiteler arası öğretim görevlileri ve öğrenci değişim programlarının kısa zamanda yaygın bir şekilde hayata geçmesi ülkeler arasındaki akademik çalışmaları daha verimli kılacaktır. Türkiye son yıllarda beyin göçünü durdurmuş hatta ABD ve Avrupa’ya giden beyinleri Türkiye’ye kazandırmaktadır. Pakistan da ise beyin göçleri dünyanın birçok ülkesine devam etmektedir. Dünyada çapında çok sayıda Pakistanlı bilim adamı bulunmaktadır. Türkiye-Pakistan bilim adamlarının teması bölge ülkelerinin bilim adamlarını da etkileyecektir. Böylece güçlü tarihsel bağlarımızı akademik çalışmalarla daha realist seviyeye yükseltmiş olunacaktır.
Türkiye’nin Güney Asya da bilimsel araştırmalar işbirliğine öncülük yapması bölge bilim adamlarına cesaret ve güven tazeleyecektir. Ülkelerin devlet kurumları arasındaki işbirliğin önemi kadar özel kurumlar arasında ki bilimsel işbirliklerin kurulması da bir o kadar önemlidir.
Ekonomik Rota…
Türkiye-Pakistan ekonomik işbirliği iyi niyet üzere devam etmekte olup ticari ulaşım ve finans alt yapıların uluslararası teknik ve donanıma uygun şekilde onarılmalıdır. Türkiye-Pakistan arasında tercihli ticaret yerine, serbest ticaret anlaşması müzakerelerine geçilmesine yönelik ortak iradenin oluşması önemli bir kazanımdır. İki ülke serbest ticaretinin istenilen seviyeye yükselmesi için ulaşım sistemlerinin entegresi çok önemlidir.
Pakistan 5 eyaletten oluşmaktadır. Her eyaletin etnik yapıları farklıdır. Türkiye bugün tüm ticari ilişkilerini sadece Pencab eyaletinde ki Lahor Sanayi ve Ticaret Odası ile işbirliği protokollerini yapmaktadır.  Türkiye’nin ticari işbirliği protokollerini tek bir eyalet ile sınırlandırması risktir. Türkiye ticari işbirliği protokollerini diğer eyaletler bazında çeşitlendirmelidir. Yoksa Türkiye yatırımcıları her zaman Pakistan da risk yaşayabilir. Çünkü Pakistan’da ki siyasal iktidar değişimi eyaletler de yaşayan etnik grup kapsamında yer değiştirmektedir.
Ülkenin en büyük ticari şehirleri Lahor ve Karaçi’dir.  Karaçi hava ve deniz limanlarının olduğu bölge 18 milyon insanın yaşadığı ülkenin en büyük şehirlerinden ve dünyanın ise 11.büyük kentidir. Türkiye-Pakistan’la ticari hacmini büyütmek istiyorsa Karaçi Sanayi ve Ticaret Odasını ve diğer odalarla ticari işbirliği protokollerini göz zardı etmemelidir. Eğer eyaletler arasında ticari işbirliği protokollerini göz ardı edersek ekonomik istatistikler hep acı verir.
Türkiye, Afganistan ve Pakistan üçlü zirvesiPAKISTANBOLGELER_1600_900
Afganistan ve Pakistan arasında ki sorunların, karşılıklı güven inşasına katkıda bulunmak amacı ile Türkiye hükümetinin inisiyatifiyle 2007 yılında başlatılan Türkiye-Afganistan-Pakistan Üçlü Zirve Süreci devam etmektedir. Üçlü zirvenin başlangıcı bölge halkının umudu olmuştur. Türkiye ve Pakistan’ın yüzyıllardır güçlü tarihsel ve kültürel bağları olduğunu vurgulayan Başbakan, “Afganistan’ın barış ve istikrarı, Pakistan ve Türkiye’nin barış ve istikrarı anlamına gelir” ifadesi bölge halkının ekmek ve sudan daha çok barış ve huzura ihtiyaçları olduğunun bölgede ki çözüm sürecine olan ihtiyacın yansımasıdır.
Afganistan-Pakistan arasında ki girift sorun yapısını anlayacak ve barışın sağlanmasında bölgede art niyet hesabı olmayan ve taraflar arasında yumuşak iletişimi sağlayacak ülkenin Türkiye olduğunu taraflar beyan etmektedir. Afganistan ve Pakistan’ın acil ortak sorunun Taliban ve terör meselesi olduğu ortadadır. Dolayısıyla her iki devlette bu sorunların nihai çözümü için görüşmeler başlatsalar da görüşmeler istikrarlı yürümemektedir.
Taliban’la görüşmelerin istikrarlı ilerlememesi dış ve iç etkenlerden dolayıdır. Dış etkenler perspektifinden bölgede ki hâkimiyetini sürdürebilmeleri için Taliban sorunun devam etmesi gerekmektedir. İç etkenler ise taraflar arasında güven ve itimadın zayıf olmasından kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı da bölge de sulh ve selameti sağlayacak görüşmelerin sağlıklı yürümesi için arabulucu devletin, taraflar arasında kabul edilen bir ülkenin olması ne kadar önemli olduğunun altı çizilmelidir. Bu ülkenin de Türkiye olduğunu unutmamak gerekir.
Pakistan Başbakanı Navaz Şerif’in Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Danışmanı Sertaç Aziz, bölgenin önemli siyasal aktörlerinden Çin’in Pakistan ile birlikte Afganistan’da barışın tesis edilmesi sürecini kolaylaştırabileceğini umduğunu söylese de taraflar arasında ki dini hassasiyetlerden dolayı Çin’in yapacağı arabuluculuk yeterince tarafları tatmin etmeyecektir. Ayrıca ABD ve AB ülkelerinde bir taraf olduğunu düşündüğümüzde, Türkiye arabuluculukta hakem konuma getirilmediği takdirde bölgede ki sorunların devam edeceği muhtemeldir.

İslamofobiye Karşı Omuz Omuza!

1424088919883
Her iki başbakan da konuşmalarında “Dünyanın farklı yerlerindeki İslamofobik girişimlere ve terör olaylarına karşı karalı olduklarını, Amerika’da Müslümanların öldürülmesi ve Avrupa’da camilerin yakılmasıyla ilgili aynı dayanışmayı ve desteği Avrupa ülkelerinden ve Amerika’dan beklediklerini, bugün insanlığın terörizme, ırkçılığa ve İslamofobik eğilimlere karşı omuz omuza mücadele etmesinin zamanı olduğunu, Uluslararası arenada Türkiye ve Pakistan Asya’daki iki önemli demokratik lider ülke olarak takipçi olacaklarını” ifade ettiler. Dünya kamuoyunda bu tepkilerinin daha güçlü sürdürebilirliği olabilmesi için ABD ve AB ülkelerinde Türk ve Paki toplumların ortak lobi çalışmaları projelendirilmelidir. Ayrıca ABD ve AB ülkelerinde ki Türk ve Paki STK’ların da ortak sosyokültürel stratejik proje ve planlar üreterek yakınlaşmaları sağlanmalıdır.
Aslında dünyada İslamofobik girişimlerin en şiddetli uygulandığı bölgelerden biride Doğu Türkistan’dır. Pakistan ile Çin arasında ki ticari ve diplomatik ilişkiler üst seviyede olması Doğu Türkistan sorunlarının çözümünde bir kapı aralayabilir. Pakistan-Çin arasında Doğu Türkistan da ki sorunlar masaya yatırabilinir mi?
Türkiye, Keşmir sorunu konusunda uluslararası platformda Pakistan’a tam destek verdiği gibi Pakistan’da Doğu Türkistan sorunu konusunda uluslararası ve yerel platform da Doğu Türkistan’ı haklı mücadelesin de desteklemesi kardeşlik ilkesine uygundur. Belki de Türkiye-Pakistan arsında ki en zayıf noktanın Doğu Türkistan konusu olduğunu düşünebiliriz.
Türkiye-Pakistan yüzyıllardır güçlü tarihi ve kültürel bağları ile uzun ince bir yolda ekonomik birlikteliği ile yürümeye değer…