Dost ve kardeş Pakistan’da koalisyon hükümetindeki siyasi ortakların ayrılmasıyla Başbakan İmran Han Parlamento’da azınlığa düştü. Muhalefet hükümeti düşürmek için 3 Nisan 2022’de gensoru verdi. Başbakan’ın partisinden olan Meclis Başkan Yardımcısı Kasım Suri söz konusu gensoruyu gündeme almayarak İmran’ın önünü açtı. Başbakan’da kendisine karşı verilen gensoruyu bir darbe olarak nitelendirdi ve erken seçim kararı aldı.
Koalisyon ortaklarının muhalefete katılmasıyla çoğunluğu kaybeden Başbakan İmran Cumhurbaşkanı Arif Alvi’den Meclis’i feshetmesini talep etti. Cumhurbaşkanı da Başbakan ile ayni doğrultuda hareket ederek 90 gün içerisinde seçime gidilmesini onaylayarak erken seçim sürecini başlattı. Ancak muhalefet alınan kararı kabul etmeyerek kararı yüksek mahkemeye götürdü. Yüksek Mahkeme de 7 Nisan Perşembe günü güven oylamasının engellemesini oy birliğiyle anayasaya aykırı buldu. Alvi ve İmran’ın kararları geçersiz oldu.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Ömer Ata Bandial, Meclisin feshi ve erken seçim talebinin yasa dışı olduğunu ve kararın geçersiz olduğuna karar verdi. Böylelikle Başbakan İmran Han Anayasa Mahkemesi’ne takıldı ve bu durumu bir darbe olarak nitelendirdiği için eyaletlerde büyük kalabalıklar sokağa dökülerek söz konusu kararı protesto etti.
Mahkeme kararına istinaden Meclis Başkanı Asad Kayser engellenen güven oylamasını 9 Nisan 2022’de gündeme alacağını duyurdu. Bütün planlamalar ve pazarlıklar aralıksız devam etti. Hatta 330 milyon doların ortalıkta döndüğü iddiaları gündeme bomba gibi düştü. Nihayetinde 9 Nisan gecesinin sonunda gensoru oylamasına gidildi. Meclis resmen ikiye bölündü. 174 vekil gensoruya evet derken 172 vekil de hayır dedi. İmran’ın kurduğu hükümet düştü.
Hakkında oldukça şaibe bulunan ve ülkemizin başına bela olan FETÖ ile iltisaklı olduğu iddia edilen Şehbaz Şerif liderliğindeki Pakistan Müslüman Birliği-Navaz (PML-N) kararı sevindirici buldu. Şerif açıklamasında, “Mahkeme halkın beklentilerini yerine getirdi” dedi.
Bir diğer köklü siyasi parti olan Pakistan Halk Partisi (PPP) Eşbaşkanı Bilawal Butto Zerdari de Anayasa Mahkemesi’nin kararını ve meclisteki gensoru oylamasını yerinde bularak kararın bir zafer olduğunu duyurdu.
Yılların eskitemediği Mevlana Fazlur Rahman ise tabiri caizse zil takıp oynadı.
İmran’a karşı 13 birbirine benzemez parti birleşti
Muhalefet mahkemenin aldığı gensoru sonucuyla heyecanlandı. Hükümeti kurma hayalleri ve çalışmaları başladı. Ancak bu muhalefet bizdekine çok benziyor. 13 parti, birbirine benzemezler sadece İmran Han’ı düşürmek için bir araya geldi. Solcu, sağcı, liberal, dini cemaat ve hatta bir kısmı teröre bulaşmış siyasi partilerin kuracağı ortak koalisyon ne kadar başarılı olabilir? Daha önce bu partiler birbirleriyle asla yan yana bile gelmiyordu. Özellikle PPP ile PML-N aralarında düşmanlığa varan ciddi çekişmeler var. Aslında İmran, düşman kardeşleri birleştirdi diyebiliriz.
İmran Han’ın güven oylamasını önlemek için önünde aslında bir seçenek vardı. Kendine destek veren vekillerle birlikte topluca istifa edip 90 gün içerisinde erken seçime gidilebilirdi. Bunun için milletvekillerini ikna edemedi, daha doğrusu derin pazarlıklar sonucunda mutabakat sağlanamadı. Gensoru sonucu hükümeti düşürülen İmran yaptığı açıklamada: “Mahkeme kararına saygı duyuyor ve kabul ediyorum. ABD’ye asker olan yöneticilerimiz var. Milletvekillerimiz satın alındı. Halka giderek mücadeleye devam edeceğim” dedi. Sandıkta mücadele amacı yerinde bir karardır. Yoksa sokak hareketlerinden ülkeye fayda gelmez. Ancak emperyalistler kazançlı çıkar.
İmran Han’ı zamanla ABD, Batı, derin yapı ve askeriye destekledi. Şimdi de desteklerini geri çektiler. Bu Pakistan’da devamlı olan siyası bir oyundur. Bunu bilmeyen yoktur. İmran kendini gerçekten büyük bir kahraman olarak görmesine gerek yok. Ülkeyi daha önce bir-iki aile yönetirdi. Halk onların yolsuzluğundan ve hukuksuzluğundan bıktığı için İmran’ı seçti. Ancak devleti idare eden o siyasilerin bürokratları olduğundan işleyişi ve devleti tanımayan İmran’a olmadık harcamalar yaptırdılar. Ülkenin dış borcu neredeyse iki katına çıktı.
Ekonomik sıkıntı milletin kapısına dayandı. Yolsuzluk ve rüşvet konusunda neredeyse hiçbir ilerleme olmadı. İyi niyet var ancak icraat yok. Bu kez İmran halk nezdinde eski güvenini kaybetmeye başladı. Zaten bu kötü gidişatı durdurmak için erken seçime gitmek istiyordu. Asker de eskisi gibi arkasında durmayınca parlamentodaki ortaklarından ve güvendiği odaklardan darbe yedi. Yabancı sermayeye özellikle Çin’in kendisini kurtaracağını zannediyordu. Yanıldı. Çin’in dostu olmaz. Çin devamlı güçlü olanın yanında yer alır. Tek değil onlarca yüzü olan Çin’in ülkedeki yatırımları devlet garantisinde olduğundan kim gelirse gelsin kendine zarar gelmeyeceğini biliyor.
Çin’e güvenen her zaman hayal kırıklığına uğrar!
ABD’nin İmran’ı hükümetten düşürmesine götüren nedenlerin başında Çin ile aşırı yakınlaşma yetmezmiş gibi bir de Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği günlere denk gelmesi ve Moskova ziyaretinde Putin ile yapılan anlaşmalar gelmektedir. Aslında İmran, Ordu desteğiyle Rusya’ya gitti. Kendi başına gitmedi. Rusya başarısız olunca bu kez ordu eski patronu olan ABD’nin dümenine sığındı ve İmran denklem dışında kaldı. Rusya’nın işgalini haklı göstermeye kalkması büyük bir hataydı. Türkiye’yi örnek alsaydı başarılı olurdu. Ayrıca Çin’e aşırı güvenmesi ise belli başına en büyük sorunların başında geliyor.
İmran, Ukrayna-Rusya savaşında Putin’in yanında durmasını avantaja çevirmek isterken ABD’nin hışmına uğradı ve batı medyası hakkında hiçte hoş olmayan yayınlara başladı. Bunu ülkedeki fonlanmış medya takip etti. Yaklaşık Pakistan medyasının yüzde 90’i birden İmran karşıtı oldu. Petrol, şeker, buğday, sıvı yağ krizi, ihalelerdeki yolsuzluklar ve hayat pahalılığı üst üste geldi. İmran Han erken seçime gidebilseydi sermayenin, yabancı yatırımcıların, ABD yanlısı çevrelerin ve Ordu’dan gelen baskıları göğüsleyerek yeni bir yüzle halkın karşısına çıkacaktı. Ancak Pakistan Yüksek Mahkemesi buna müsaade etmedi.
İmran Han aslında politikacı değil, ülkenin en meşhur Kriket oyuncularından birisiydi. Hayatı da oldukça çalkantılı ve dünyalık yaşamayı seven birisiydi. Pakistan kültürüne pek de uygun olmayan iki evlilik yaptı. Ancak mutluğu üçüncü evlikte buldu. İnancını yeniden gözden geçirip eski hayatına sünger çekerek yeni bir hayat yaşamaya başladı. Şartlar onu politikaya itti. Pakistan Tehreek-e İnsaf (PTİ)’ı kurdu. Arkasında büyük bir kabile veya aşiret yok. Ayni zamanda Butto+Zerdarı veya Nevaz gibi toprak ağası da değil. Ancak eski sporculuğundan dolayı sevilmesi nedeniyle politikaya girince bu sevgi ona oy olarak geri döndü.
Eski idareciler yolsuzluk, rüşvet, irtikap, adam kayırma gibi olumsuz olaylar nedeniyle halk yeni bir lider ve tabiri caizse “bir kurtarıcı” bekliyordu. İmran Han yolsuzlukların üzerine gideceğini ve halkın olanı halka vereceğini vaat etti. Hemen hemen her kesimden oy aldı. Hatta İslami çizgide olan siyasi bir partinin önceki başkanıyla yaptığım konuşmada bana, oyunu İmran Han’a verdiğini itiraf etmişti. Gerekçe olarak “tek çaremiz ve umudumuz İmran’dır. Ülke batıyor yolsuzluk diz boyu. Onun aşireti ve kabilesi yok. Belki bu kötü gidişatı o durdurabilir” demişti.
Genel seçimlerin yapıldığı 2018 yılında bir ümit olarak politikaya girdi ama tek başına iktidar olamadı. Batının desteğiyle kurduğu koalisyonla Başbakanlık koltuğuna oturdu. 342 sandalyeli Milli Mecliste, çoğunluğu elde etmek için koalisyondan başka çıkar yolu yoktu. Muttahida Qaumi Hareketi-Pakistan (MQM-P), Pakistan Müslümanlar Ligi-Quaid (PML-Q) ve Belucistan Awami Partisi (BAP)’nin toplam vekil sayısı 17 idi. Bunlardan ikisi MQM ve BAP aşırı bölgesel etnik milliyetçi ve devamlı birilerinin özellikle emperyalistlerin kontrolünde olan partiler olarak bilinir. Nitekim gemiyi ilk terk edenlerde bunlar oldu.
ABD’nin mektubu ve Batı’nın desteğiyle hükümet düştü
Pakistan gibi bir ülkede sorunların birden sona ermesi düşünülemez. Ancak iyi niyetle bir şeyler yapmaya gayret ettiğini gördük. Aslında koltuğu devraldığı Nevaz Şerif’in bürokratlarıyla çalışmaya devam etti. Bunun yanında ortaklarına da farklı bakanlıklar verdi.
Başbakan kendisine ABD tarafından tehdit mektubu geldiğini ve dış tehditlere boyun eğmeyeceğini, ülkesinde ABD’ye askeri üs vermeyeceğini, Afganistan’a saldırı gerçekleştirmeyeceğini, Çin, Rusya ve başka ülkelerle yapacağı ortaklık ve çalışmalara kendilerinin karar vereceğini dile getiren konuşmanın ardından söz konusu ortakları koalisyondan ayrılması manidardır. Bundan önce ABD’nin Dışişleri Bakan yardımcısı olan ve ayni zamanda Güney Asya ülkelerinden sorumlu Donald Lu’nun İmran’a ahlak ve edep sınırlarını aşan bir mektup yazdığı, söz konusu mektubun 7 Mart tarihinde diplomatik misyonlar aracılığıyla Pakistan’a ulaştırıldığı iddiası var.
İmran Han, ABD tarafından istifa etmesi için tehdit edildiğini, buna direndiğini dile getirerek hükümet değişikliğinin ülkenin yararına olmayacağını öne sürdü. Zaten Meclis Başkan yardımcısı Suri de bu mektuba istinaden gensoruyu gündeme almadı. Dış destekli komplo ve darbenin açıkça ortada olması anayasaya aykırı olduğundan oylama yapılmadığını iddia etse de yüksek mahkeme aksi yönde karar verdi. Söz konusu mektubu ben de gördüm. Açıkçası pek inandırıcı bulmadım. Ama ABD’nin son zamanlardaki idarecilerine bakınca böylece aptalca bir mektup yazabileceklerini göz ardı etmemek gerekir diye düşünüyorum.
ABD hiçbir zaman, atom bombasını elinde tutan, Pakistan’da güçlü bir hükümet istemez. Ekonomisi gelişmiş, yolsuzluğun, anarşi ve terörün olmadığı müreffeh bir Türkiye istemediği gibi ayni şekilde böyle bir Pakistan’da görmek istemez. Ekonomi ve ülkenin sorunlarını halletmemiş bile olsa İmran’ın iyi niyetli olması emperyalist ABD ve Batı’yı tedirgin etmeye yeter. Bundan dolayı MQM, BAP veya farklı aparatları devreye sokarak istikrarsızlık çıkarmaları onların işine yarar.
İmran Han’ın Başbakanlığının düşürülmesine birçok şeref yoksunu batılı çakma siyasiler adeta zafer kazanmış gibi paylaşımlarda bulundu. Hollanda’nın yarı akıllı ırkçı ve İslam düşmanı Geert’ten tutun da Fransa, İngiltere ve ABD gibi ülkelerde seviniyorlarsa bu emperyalistler için iyi Pakistan ve onun dostları için iyiye işaret değildir. Bu oylamada birileri iyi(!) dünyalık kazanım elde etti. Batı’nın gensoru için 330 milyon dolar dağıttığı iddiasına istinaden 13 parti bir araya gelerek 174 vekille İmran’ı devirdi. Tabi buna AYM, yerel ve yabancı medya ile Ordu desteğini unutmamak gerekir.
Şimdi kurulması beklenen hükümetin 13 ortağı olacak, bizdeki kifayetsiz 6+1 masa elemanları gibi hepsi koltuk peşinde. Bunların kuracağı hükümetten Pakistan’a hayır gelip gelmeyeceğini hep birlikte göreceğiz. Türkiye olarak her zaman Pakistan halkının yanındayız. Kim iktidar olursa olsun Pakistan, Türkiye kardeşliği asla sarsılmaz.
Not: Bu makalede yer alan görüş ve düşünceler yazarın kendisine ait olup GASAM için hiç bir bağlayıcılık ve sorumluluk içermez.