Hiç Kolonileştirilmemiş Bir Ülke: Bhutan

Paylaş

Budist ideallerle yönetilmesi, coğrafi açıdan ücra ve korunaklı bir alanda konuşlanmış olması, doğal güzellikleri, dışarıdan bakıldığında mitolojik bir etki yaratıyor. Bhutan, “şangri-la”, “gizli cennet” gibi ifadelerle anılıyor… Bu durum ülkenin aslında gerçek özellikleriyle ele alınıp değerlendirilmesinin önüne geçiyor…

Güney Himalaya sıradağlarında, Güney Çin ile Hindistan’ın Sikkim, Batı Bengal, Assam gibi eyaletlerine komşu olarak varlığını sürdüren Bhutan, uzun yıllar dış dünyaya kapalı yaşamış, teknolojik gelişmelerden uzak durmuş ve hiç kolonileştirilmemiş bir ülke. Ülkede yaşam sert doğa ve iklim koşulları ile yüzyıllar öncesine dayanan gelenek ve inanışların etkisinde sürmekte.

En önemli özelliği dağlık bir alanda kurulu olması olan Bhutan’ın topraklarının bir kısmı 7500 metreye kadar uzanmakta. Yüzölçümü 38,394 km²’, yani alan olarak Konya ilinden daha küçük. Nüfus ise 754.394. Asya’nın en küçük üçüncü ülkesi.

Bhutan neden bu kadar çok modern efsaneye konu oldu? Kendi dillerindeki deyişle “Barışçıl ejderhanın ülkesi” neden kendi olanaklarıyla ayakta durmaya çalışan, genel geçer gelişmişlik ölçütlerini reddeden, kültürel değerlerini korumak için uğraşan saygı duyulacak bir ülkeden çok bir “Doğu masalı”, “bulutların üstündeki bilgeler diyarı”, “ulaşanların sonsuz aydınlığı yakaladığı gizli cennet” gibi ifadelerle anıldı? Belki ikincisi birçok zihin için çok daha kolay olduğu için. Belki ülke 1970’lere kadar kapılarını yabancılara kolay kolay açmadığı, şimdilerde ise ziyaretçilerine hep belli bir mesafede durmayı başardığı için.

Bhutan 1970’lere kadar turizme kapalı kalmakla kalmadı, 2000’e kadar dünyadaki teknolojik gelişmelerden de büyük ölçüde uzak durdu. Ülkede ilk TV kanalı 1999 yılında kuruldu. Televizyonun evlerde kullanımı bu tarihten sonra yaygınlaştı.

Ülkedeki telekomünikasyon hizmetleri 1965 yılında başladı. 1999’da Druknet tarafından İnternet hizmeti verilmeye başlandı. Ülkenin mobil iletişim ağıyla, uydu kanallarına erişimle tanışması yıllarca dış dünyayla temas etmeden yaşamış bir toplum için hızlı bir dönüşüm dönemi demekti. O günün Bhutan Kralı Majesteleri Jigme Dorji Wangchuck halka yaptığı konuşmada “İnternette hem kötü, hem iyi bilgiler vardır, insanlar İnternet’i dikkatle kullanmalıdır,” demişti. Bhutan Telekom teknisyenleri evlerinden günlerce uzakta kalarak, bazen kilometrelerce gece gündüz yürüyerek, ulaşılması çok zor alanlarda baz istasyonları kurdular. Cep telefonları ev telefonlarına göre çok daha hızlı bir biçimde yaygınlaştı.  2007’den sonra özel servis sağlayıcılar da hizmet vermeye başladı. Okullarda ve çeşitli kamu kuruluşlarında İnternet ve yeni medya teknolojileri kullanımı eğitimi verildi.

Milenyumla birlikte Bhutan’da tek değişen dünyadaki teknolojik olanaklarla hızlı bir biçimde haşır neşir olmak değildi. Ülkenin yönetim biçimi de ülkeyi bir yüzyıldan fazla bir süredir yöneten Wangchuck hanedanının isteğiyle ile değişti. Bhutan’ın şu anki kralı Jigme Khesar Namgyal Wangchuck, babası 2008’de tahttan kendi isteğiyle ayrılınca göreve geldi. Bhutan 2008’de hem yeni bir kral, hem de yeni bir yönetim biçimine kavuştu. Monarşi sistemi, 2007’de en ücra köylerde bile yapılan ve halka demokrasiyi tanıtan seçim provalarından sonra devreye girdi ve 2008’de yüksek katılımın sağlandığı seçimler sonucu milletvekilleri ve başbakan seçildi. Bugün mecliste dört parti var ve başbakan Lothay Tshering.

Halkın bir kısmı için bu dönüşümler korkutucuydu. Ancak alışmak zor olmadı. Bir monarşik krallık olarak iç işlerinde huzuru yakalayan ülke, dış politikasında “tarafsızlık” ilkesiyle öne çıktı. Ancak Bhutan’ın iki sınır komşusu arasında tercihi, 1940-1960 Çin-Hindistan gerginliği sırasında çok yakınlaştığı Hindistan’dan yana. 1961’de Bhutan’ın ilk beş yıllık kalkınma planı açıklanmış ve bu plan tamamen Hindistan desteği ile yürütülmüştü. O günden bu yana Hindistan Bhutan’la sıkı diplomatik ve ticari ilişkiler içinde.

Coğrafi Özellikler ve Geçim Kaynakları

Bir yüksek irtifa ülkesi olmak Bhutan’a büyük bir biyoçeşitlilik ve kültürel korunma fırsatı sunsa da günlük hayata önemli sınırlamalar getiriyor. Başlıca geçim kaynakları; tarım, hayvancılık, turizm ve hidroelektrik üretimi.

Gayrisafi yurtiçi hasıla kişi başı 2018’de 3250 USD olarak açıklanmış. Bu rakam düşük olarak algılanabilir ama ülkede “mutlak yoksulluk” görülmediğini belirtmek lazım. Yetersiz beslenme, gecekondu mahalleleri, içme suyuna erişim olmaması gibi durumlar yaşanmıyor. Bunun nedeni de halkın halen %80’inin kırsal alanda yaşaması, %70’inin tarımla uğraşması, kendi tarım alanı olmayanlara da kral tarafından verimli araziler bağışlanması. Geleneksel ekonomi, yani geçim ekonomisi egemen. Kentlerde yaşayanlar da erzaklarını kendi ailelerinin köylerdeki tarla ve bahçelerinden temin edebiliyor.

Tarımdaki en büyük handikap coğrafi koşullar sebebiyle ekili dikili alanlar ve ürün çeşitliliği kısıtlı olması. Ülkenin sadece %8’i ekilip dikilebilir durumda. Sulama olanakları sınırlı. İklim her ürünün yetişmesine izin vermiyor. Dağlık alanda ulaşım zor olduğu için ürünler çoğunlukla yerel pazarlarda değerlendiriliyor. Tarlalarda tahıl ürünleri, patates, pirinç gibi ürünler tercih ediliyor.

Bhutan’da organik tarım yaygın ama organik tarım terimi yeni. Geleneksel ve sürdürülebilir tarım sistemi içinde ekim dikim, besi hayvancılığı ve ormancılık iç içe. Çiftçiler yüzlerce yılın birikimini kullanıyorlar. Bir başka deyişle, büyüklerinden öğrendikleri şekilde tarım yapıyorlar. Bu da aslında modern organik tarım standartlarına uyuyor. Bugün Bio Bhutan adlı bir işletme modern anlamda organik ürünlerin tanıtımı ve pazarlanması konusunu araştırıyor. Bhutan’ın ücra Gasa bölgesinde kimyasallardan tamamen uzak bir tarım anlayışı bulunuyor. Ancak bunların dış dünyaya pazarlanabilmesi kolay değil. Belki organik ürün pazarında alternatif tıpta kullanılan ve doğada yetişen bitkiler ve baharatlar dikkat çekebilir.

Turizm ülke için hem yeni, hem de kazançlı bir gelir kaynağı. Ülkeye yerel tur acenteleri işbirliği ile grup şeklinde ziyaretler yapılabiliyor. Bu da ülkenin kültürel açıdan korunmasını sağlıyor. Bhutan ziyaretçilere hem tarihi eserler, hem de doğal güzelliklerini sunuyor. Ülkede Paro Manastırı, Punakha Kalesi, Thimphu Dzong, Gangtey Manastırı gibi birçok kale ve manastır halen kullanımda ve büyük tarihi ve mimari değer taşımakta.

Doğal güzellikler ise ziyaretçilere hem 7000 metreye uzanan trekking turlarına katılma fırsatı veriyor, hem de yüksek irtifa bölgelerindeki nadide canlılarla tanışma. Yüksek irtifa bölgelerinde takin, mavi koyun, Tibet kurdu, kırmızı panda ve kar leoparı gibi birçok hayvan yaşıyor. Ayrıca 700’den fazla kuş türü gözlenebiliyor.

Ülkenin büyük bir kısmı ormanlarla kaplı. 1961’deki Birinci Kalkınma Planı orman kaynaklarının daha iyi değerlendirilmesini hedeflemiş, 1971’de güney Bhutan’da bir ormancılık okulu açılmıştı. 1989’dan beri ülkede elektrik kullanımı yaygınlaştı, ancak halen köylerde ısınma odun sobalarıyla ve ocaklarla sağlanıyor. Yemekler dört mevsim mutfaklarda kurulan ocaklarda pişiyor. Odun ise ulaşım kolay yerlerdeki ormanlardan temin ediliyor. Zaman içinde ulaşımı kolay alanlardaki ormanlarda bir azalma gözlendi, bunun önüne geçmek için çalışmalar başlatıldı. Eskiden ağaç kesildikten sonra eşit şekilde fidan dikimi yapılırdı. Ama bugün kırsal alanda genç insan gücü eskisi kadar değil. Köyden şehre hızlı göç, genç nüfusun tarımla uğraşmak istememesi orman kaynaklarını da etkiledi.

Hayvancılıkta öncelik kümes hayvanlarına veriliyor. Bunun yanı sıra domuz ve keçi yetiştiriciliği yapılıyor. Yüksek irtifa bölgelerinde yak yetiştirilmekte. Yak eti kolayca kurutulup saklanabildiği ve dayanıklı olduğu için tercih ediliyor.

Ülkede el sanatları büyük önem taşıyor. Dokumacılık, ahşap boyama, resim, maske yapımı yüzyıllar öncesine dayanan büyük bir gelişim içinde. Bu el sanatları içinde en çok dokumacılık çok gelişiyor çünkü ekonomik bir temele dayanıyor. Dokumacılık hem iç, hem de dış pazarda en değerli ve rağbet gören sektör. Orta ve kuzey Bhutan’da birçok köy evinin bir odasında bir dokuma tezgahı görmek mümkün.

İnançlar ve Gelenekler

Bhutan’da halkın büyük bir çoğunluğu Mahayana Budizmi’ne bağlı. Güneyde yaşayan Nepal kökenliler ise Hinduist. Anayasada inanç özgürlüğü bulunuyor ama Budizm hayatın her alanında etkili. Bir gelişmişlik göstergesi olarak kullanılan Gayrisafi Milli Mutluluk kavramı da temelini Budizm’den almakta.

Bhutan uzun süre yazılı olmayan yasalarla yönetildi. Bu yasalar ağızdan ağıza iletildi ve Bhutan’ı yönetecek liderler için bir ahlaki kurallar bütünü olarak ele alındı. İlk kanunname 1652, ikincisi ise 1729’da ortaya çıktı. İkinci kanunnamede “Eğer ortada hukuk yoksa insanlar mutlu olamaz. Eğer insanlar mutlu değilse, hiyerarşinin hiçbir önemi yoktur”, ifadesiyle bugünkü “gayrisafi milli mutluluk” kavramının temellerini atıldı.

1970’lerde Kral Jigme Singye Wangchuck geliştirilen “gayrisafi milli mutluluk” kavramında gelişmişliğin göstergesi Budist temelde bir aydınlanma ve mutluluk. Mutluluk için de çeşitli göstergeler belirlenmiş: Çevreyi koruma, kültür değerlerini muhafaza etme, adil sosyoekonomik gelişme ve iyi yönetişim hedefleniyor.

Bhutan’ın en önemli dini figürü Guru Rinpoche, 8. yüzyılda Tibet’ten gelen ve Budizmin bu bölgede tanınmasını sağlayan bir din büyüğü. Anısına yapılan resimleri birçok yerde görebilirsiniz.

Bhutan hızlı bir dönüşüm döneminde olsa da halkın genel tutumunun değerlerini korumak ve geleneksel toplum yapısını ön planda tutmak yönünde. İnsani ilişkiler saygı ve merhamete dayalı, suç oranı çok düşük. Yerel diller küfür, şiddet, aşağılama ifadelerinden uzaktır. Büyüklere saygı ön planda. Gelenekler turizm şovu olarak değil, gerçekten hayatın ayrılmaz bir parçası olarak yaşatılmakta. Bhutan halkları gerçekten yaşamlarının bir parçası olduğu için dokumayla, festivallerle, Budist sanat eserleriyle ilgileniyor.

Tarım da Budist inançlarla iç içe. Tarımla uğraşan kişiler ekim, dikim işleri için belli günleri hayırlı olarak görür. Örneğin Cuma günü hasat için en hayırlı gündür.

Bhutan’da yaşayan halklar 16. yüzyılda Drukpa Kagyud mezhebi altında Şabdrung Ngavang Namgyal tarafından birleştirilmişler. Şabdrung Bhutan’daki bütün manastırların başı olarak ilan edilmiş. Onun kurduğu gelenek, bugünkü manastır yapısını oluşturuyor. Drukpa Kaygud mezhebinin diğer mezheplerden en büyük farklarından biri rahiplerle rahibelerin aynı hakları taşımaları. Bu açıdan belki de bir tek Drukpa Kadyud’da manastır sisteminde bir cinsiyet eşitliğinden söz edilebilir.

Bhutan’da istisnasız her yerleşim yerinde lakang denilen tapınaklar veya çorten denilen dinsel yapılar bulunuyor. Yollarda, dağ geçitlerinde de bu yapılara ve dua bayraklarına sıkça rastlarsınız. Bu dua bayraklarının üzerinde huzur, sağlık, mutluluk, bilgelik, barış gibi kavramlarla ilgili dua ve dilekler yer alıyor. Bu bayraklar iç mekanlara asılmıyor. Amaç duaların (mantraların) rüzgarla uçuşarak geniş mekanlara yayılması. Hemen her bölgede farklı din büyükleri bulunuyor.  Önemli kararlarda ya da üzücü olaylarla bu kişilere danışılıyor.

Ülkede sözlü kültür egemen. Tarih; halk şarkıları ve masalları yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Efsaneler ve dine dayalı inanışlar sözlü olarak aktarılıyor ve bireylerin hayatlarını büyük ölçüde etkiliyor. Bhutan’ın bugünkü kültür öğelerinin büyük bir kısmı 17. yüzyıla dayanmakta.

Bhutan masallarının bir kısmı çocuklara küçük yaştan itibaren çetin doğa koşullarıyla nasıl mücadele edeceklerini anlatan öğeler taşıyor. Vahşi hayvanlar, sert iklim, aşılması güç coğrafi şekiller arasında süren bir hayatta sözlü edebiyat küçük yaşta itibaren bir rehber olarak kullanılıyor.

Ülkedeki her vadi ya da yerleşim alanı büyük bir dzong, surlarla çevrili kalelere sahip. Bunlardan bazıları yüzlerce yıllık tarihi değeri olan yapılar. Her dzong’un yıllık, tsechhu denilen bir dini festivali, bayramı oluyor. Bu kutlamalarda bütün köylüler bir araya geliyor.

Bhutan kültürünü anlamak için önemli göstergelerden biri, 2004’teki sigara yasağı. 2004’te kral sigara satışını ülke çapında yasakladı. Bu yasak ülkenin dünya çapında birçok medya kuruluşu tarafından haber yapılmasını sağladı çünkü ilk kez bir ülke sigara satışını topyekün yasaklayabiliyordu. Kral Jigme Singye Wangchuck sigaranın Budizm’e göre insanın karmasına zarar verdiğini düşünüyordu. Halk yasağa uydu, birçok kişi krala ve temsil ettiği geleneklere saygısından sigarayı bıraktı.

Bhutan’da kültürel anlamda birbirine benzeyen üç ana etnik topluluk var: Tibet kökenli Ngalop’lar (Drukpa) kuzey batı halkı. Resmi dil Dzongkha, aslında onların dili. İkinci büyük grup Şarşop’lar. Bunlar Ningmapa mezhebinden ve Tibet-Burma kökenli. Şarşopka ve Tsangla konuşurlar. Üçüncü grup ise Nepal kökenli Lotşampa’lar. Bunların yanı sıra kendi dillerini konuşan birçok küçük etnik grup var: Brokpalar, Kurtöpler, Bumthaplar, Layalar… Tam bir dil ve kültür zenginliği…

Bhutan’ın resmi dili Dzongkha ama İngilizce hemen her yerde duyuluyor. Her seviyedeki öğrenci için İngilizce eğitimi veriliyor. Üniversitelerin eğitim dili birkaç istisna dışında İngilizce. Bu istisnalardan biri Bhutan Kraliyet Üniversitesi’ndeki geleneksel tıp fakültesi. Burada daha çok geleneksel eğitim materyalleri kullanıldığı için Dzongkha ve Çöki dilleri kullanılmakta.

Medeni Haklar

Bhutan’da kadın erkek eşitliği yazılı yasalardan çok geleneklerle sağlanmış durumda. Birçok etnik grupta miras ve aile hukukunda kadınlara pozitif bir ayrımcılık uygulandığı, bunların da geleneklerde desteklendiği gözlenebilir. Kadınlar bazı etnik gruplarda ailenin tek mirasçısı ve lideri. Genellikle kuzey ve doğu bölgelerde yaşayan etnik gruplarda kadınlar daha güçlü konumlara sahip.

Özellikle Gasa bölgesinde yüksek irtifa halklarında gözlenen “poliandri”, yani bir kadının birden fazla erkekle evlenmesi, bugün yasak. “Poligami”, yani bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi ise ilk eş izin verirse uygulanabiliyor. Poliandri ve poligami Bhutan’da yakın zamana kadar görülmekteydi. Bu aslında pratik koşulların etkisiyle gelişen bir durumdu. Ailenin zenginliğinin (tarım alanlarının) başkalarına gitmemesi için bu tür evlilikler görülmekteydi. Amaç tarım alanında daha çok kişi elbirliği ile çalışmak ve hayatta kalmaktı. İç güveysi sistemi de yaygındı. Yaşlılar kız evlatlar tarafından bakılmaktaydı. Bu sebepten evlendikten sonra da eşleriyle birlikte aile evinde kalmaktaydılar. Kadınların sosyal hayatta yönetici pozisyonlarında fazla bulunmamaları veya eğitim hayatında çok ilerlememelerinin sebebi belli bir yaştan sonra büyüklere bakma sorumluluğunu yerine getirmelerinden ötürüydü.

Bhutan’a belli bir mesafeden bakmak maalesef ülkeyi tam olarak analiz etmeyi önlüyor. Bunun sebebi de ülkeyle ilgili yazılı kaynakların göreceli olarak yeni ve ekseriyetle yabancılar tarafından yazılmış olması, ülkenin yüzyıllarca kapalı kapılar ardında gelişen özgün sözlü kültürünün dil bariyerine takılarak başkalarınca yorumlanmasının zorlaşması, kendine özgü değer ve kurallarının oryantalist bir büyülenme olmaksızın bilimsel ve evrensel anlayışla pek ele alınmamış olmasıdır.

Kaynaklar:

Givel, M., & Figueroa, L. (2014). Early happiness policy as a government mission of Bhutan: A survey of the Bhutanese unwritten Constitution from 1619 to 1729. Journal of Bhutan Studies, 31, ss. 1-21.

Montes, J., & Bhattarai, S. R. (2018). Buddhist biopower?–Variegated governmentality in Bhutan’s Gross national happiness agenda. Geoforum, 96, ss. 207-216.

National Summary Data Page (NSDP)-Bhutan. (2020, Mayıs 10). http://www.nsb.gov.bt/ adresinden erişildi.

Priyadarshini, V. (2014, January). Women in Bhutan: Exploring their socio cultural status in the late 20th century. In Proceedings of the Indian History Congress (Cilt75, ss. 920-927). Indian History Congress.

Rennie, F., & Mason, R. (Editörlüğünde). (2008). Bhutan: Ways of knowing. Information Age Publishing: Charlotte, NC.

İlgili İçerikler

Son Yazılar