*Yücel BULUT, Noida International University, de Doktor Adayı Hindistan —
Dünyanın en büyük Demokrasisi olarak ünlenmiş ve bünyesinde barındırdığı yüzlerce yerel dil, din ve etnik grup ile son yirmi yılda Asya’da yükselen bir güç olarak ortaya çıkan Hindistan, 2019 Genel Seçim (Lok Sabha) sürecine girmiş durumda. 11 Nisan’da birinci ayağının başladığı seçimler, 900 milyona ulaşması beklenen seçmen sayısı sebebiyle 7 ayrı ayakta ve 543 seçim bölgesinde yapılması planlanıştır. Böylece oy verme işleminin sonuncu ayağı 19 Mayısta tamamlanacak olup, sonuçlar da 23 Mayıs 2019’da sonuçlar açıklanacaktır[1]. 1.3 Milyar nüfusu ile Çin’in ardından dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi konumunda olan ve aynı zamanda dünyanın demokratik bir yönetime sahip en büyük ülkesi olan Hindistan’da yapılan genel seçimler ilerleyen günlerde kuşkusuz dünya gündeminde de daha geniş yer bulacaktır.
Seçimlerin ana aktörlerine bakıldığında, National Democratıc Alliance (Ulusal Demokratik İttifak) Baharatiya Janata Party ( BJP- Hindistan Halk Partisi) önderliğinde seçime girerken; United Proggressive Alliance (UPA-Birleşik İlerici İttifak) ise Indian Natıonal Congress (INC-Hindistan Ulusal Kongre Partisi) liderliğinde seçim yarışını sürdürmektedir. BJP, 2014 yılında yapılan seçimlerde 543 sandalyeli mecliste 282 sandalye alarak çoğunluğu sağlamış ve seçimin galibi olmuştu. Aynı dönemde ülkenin en büyük ikinci partisi Kongre ise, ancak 60 sandalye elde edebilmiş ve tarihinin en kötü seçim sonuçlarını elde etmişti.[2]
Ülke genelinde en önde gelen rekabet BJP ve INC arasında iken, 19 milyon nüfuslu Delhi’ye baktığımız zaman ortaya farklı bir tablo çıkmaktadır. Yaklaşık 13.5 milyon[3] civarında seçmenin sandık başına gitmesi beklenen bu büyük metropolün 2015 yılındaki eyalet seçimleri büyük bir sürprize aracılık etmiş ve Arvind Kejriwal’i sistemin dışından gelerek zafer kazanan yeni bir lider olarak ortaya çıkarmıştı. Bir başarı öyküsü olarak anlatılan Kejriwal’ın hikayesi belgesellere bile konu olmuştu. Partisi olan Aam Aadmi (AAP-Sıradan İnsanların Partisi) ile girdiği seçimlerde eyalet meclisindeki 70 sandalyenin 67’sini alan Kejriwal, 2019 Genel Seçimleri öncesinde de Delhi özelinde çok konuşulmaktadır. Son 3 yıldır Delhi’de şehir yönetiminde olan parti, eyalette yaşayan halka aylık 700 litre ücretsiz su temin etmeyi, elektriği daha ucuza vermeyi, trafik sorununu hafifletmeyi ve şehri daha temiz hale getirmeyi vaat etmişti. Geride bıraktığı 3 yılda özellikle trafik ve temizlik hususundaki vaatlerinde yeterince ilerleme sağlayamayan Kejriwal yönetimi, çalışmaların “Dördüncü Viteste” sürdüğünü ve halkın gelecek iki yıl içinde bunun sonuçlarını göreceğini iddia etmektedir. 2019 seçimlerine ise parti, “Herşey Mümkün” sloganı ile hazırlandı.[4] Büyük bir sürprizle Delhi Eyalet Seçimleri’nde yükselen partinin mevcut 3 yıllık karnesinin de 2019 Genel Seçimleri aracılığıyla verileceği iddia edilebilir.
Bu açıdan Delhi özelindeki rekabetin merkezinde 3 partinin yer aldığı söylenebilir: BJP, Kongre Partisi ve AAP. Delhi’de yönetimin başında olması sebebiyle eyalette çok etkin olan AAP’nin en önemli rakibinin ise doğal olarak federal yönetimin başında olan BJP olduğu ifade edilebilir. Bu açıdan 2019 seçimlerinin Delhi ayağında AAP ve BJP arasında önemli bir mücadele beklenmektedir. 12 Mayıs’ta Delhi’de yapılacak seçimlerde BJP’ye karşı elini güçlendirmek adına AAP, seçimler öncesinde Kongre Partisi ile bir dizi ittifak görüşmesi yapmıştır. Ancak Delhi’de 7 sandalyenin tamamını alabileceğine inanan AAP, Kongre ile devam eden ittifak görüşmelerinde BJP’ye karşı Delhi’de kimseye ihtiyaç duymadıklarını ve ancak Kongre’nin yönetimde olduğu Goa ve Haryana gibi bölgelerde de bir birlikteliği kabul ederse Delhi’de ittifakın söz konusu olabileceğini açıklamıştır. Kongre lideri Rahul Gandi ise kendi partililerini ittifaka ikna etme yönünde yoğun bir çaba harcamıştır. Zira tek başına BJP veya AAP’ye karşı bir başarı elde edemeyecekleri son araştırmalar ve geçmiş seçim sonuçları ile desteklenmekteydi. Örneğin 2015 seçimlerinde AAP, eyalet seçimlerinde 70 sandalyenin 67’sini almışken; BJP, kalan 3 sandalyenin sahibi olmuştu. Kongre ise Delhi’den bir tek delege dahi çıkaramamıştı.[5]
Kongre ile AAP’nin muhtemel ittifak tartışmaları seçimlerin yaklaştığı son günlerde tartışılmaya devam edilmiş, ancak taraflardan resmi bir açıklamanın gelmemiş olmasının yanında, ittifaka yönelik genel kanı ve bazı gazete haberleri AAP liderlerinin bu koalisyona katılmama kararı aldığı yönünde gelişmiştir.[6] Şayet bir ittifak sağlanmaz ise, seçimlerin Delhi’de BJP’nin zaferi ile sonuçlanması olasılığı yüksek görünmektedir. Nitekim Delhi’deki seçimlere kısa bir zaman kala yapılan son anket çalışmaları BJP’nin Delhi’de rakiplerini geride bırakacağını ve liderliğini yaptıkları ittifak ile birlikte ülke genelindeki seçimlerde de yeniden ipi göğüsleyen taraf olacaklarını göstermektedir.[7]
Seçimlere çok az bir süre kala gerek Kongre Partisi’nin gerekse de BJP’nin açıklamış olduğu parti manifestoları ise Delhi özelindeki rekabete etki etme sinyalleri vermiştir. Kongre lideri Rahul Gandi, partisinin seçim manifestosunda iktidara geldikleri taktirde yetersiz gelire sahip olan her aileye yıllık 72.000 rupi (yaklaşık 1000.USD) destek vereceklerini, vergilerin cüzi bir miktara çekilip tek bir fiyatta sabitleneceği ve işsizlik ile mücadele edeceklerini açıklamıştır. Seçimin en güçlü ismi ve BJP lideri Narendra Modi ise bu açıklamalar üzerine Rahul Gandi’yi eleştirerek oy uğruna halka yalan söylediklerini belirtmişti.[8]
Diğer yandan hükümetteki BJP ve halkın önemli ölçüde desteğini almış olan Narendra Modi de 8 Nisanda duyurduğu 75 maddelik vaatleri ile seçim yarışını sürdürmüştür. Şubat ayında yaşanan Pulwama saldırısının etkisinin seçim manifestolarına da yansıdığı görülmekteyken; başlıklar arasında teröre sıfır tolerans ve Keşmir’e ayrıcalıklar sunan 370. Madde’nin yürürlükten kaldırılması ise oldukça dikkat çekmiştir. Terörle mücadele ve milli güvenlik meseleleri dışında, 45 sayfalık manifestoda ekonomik başlıklar da gayet iddialı bir şekilde hazırlanmıştır. Bu açıdan BJP, 2030 yılına kadar Hindistan’ı dünyanın 3. büyük ekonomisi yapma sözü verip, çiftçilerin gelirini ikiye katlamayı vaat etmiştir. Ayrıca ülkenin bağımsızlığının 100. Yılında, yani 2047’de Hindistan’ın dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında olacağı iddia edilmiştir. [9]
Bütün bu veriler göz önüne alındığında, bu genel seçimde Hindistan yönetiminin yeniden BJP liderliğindeki koalisyonda olacağı beklenmekteyken; Delhi’deki seçimlerde de AAP’nin veya Kongre’nin BJP karşısında tutunamayacağını tahmin edilmektedir. Dünyanın en büyük demokrasisindeki seçim sonuçlarının uluslararası ilişkileri ve Keşmir sorunu gibi konuları nasıl etkileyeceği ise merak edilen konular arasında.