HİNDİSTAN
Güney Asya’nın en büyük, Dünya’nın 2. büyük ülkesi durumunda olan Hindistan, kısa devlet geçmişine rağmen (1947) gelişme ve büyüme noktasında istikrar ve ivme yakalamış bir ülke. 1 milyarı aşan nüfusu, çok çeşitli etnik, dil, din ve mezhep farklılığı gibi gelişmekte olan bir ülke için kâbus sayılabilecek dezavantajlara rağmen Hindistan, Çin ve Japonya’dan sonra Asya’nın 3. büyük ekonomisi durumunda.
Israrla gelişip büyüyen ve 1 trilyon dolara varan Hint ekonomisi, 2004 yılından bu yana yıllık ortalama yüzde 9 büyüyor. 2007 yılında 870 dolar civarında seyreden kişi başı milli gelirin 2008 yılında 950 dolar civarına çıkartılması hedefleniyor. Hindistan’da enflasyon dünyayı saran ekonomik krizin de etkisiyle %12’lerde ve 130 milyar dolar dış borca sahip. Hindistan, 1994 yılında başlayan ekonomik tedbirler ve o dönemde başlatılan %6.4 lük büyüme oranı ile fakirlikle mücadele konusunda ciddi mesafeler katetmiş bulunuyor. Ekonomik anlamda istikrarlı ilerleyişe rağmen Hindistan, nüfus artışı ve yoğunluğu, çevre, fakirlik, etnik ve dini farklılıklardan kaynaklanan sorunlarla mücadele etmeye çalışıyor.
Güney Asya yüz yıllar boyu Türk etkisinde kalmış önemli bir bölgedir. Türklerin Güney Asya ve Hindistanla ilk teması ilki 1001 yılında yapılan seferlerle başlamıştır. Gazneli Mahmut, Hindistan’ın kuzeyinden başlayarak içlerine doğru toplam 17 sefer düzenlemiş ve İslam Dini’nin Hindistan Yarımadasında yayılmasını sağlamıştır. Türk etkisi 12.YY’dan sonra da artarak devam etmiş ve 1850’li yıllarda başlayan İngiliz işgaline kadar Hindistan, Moğollar tarafından yönetilmiştir.
1947 yılına kadar devam eden İngiliz işgalinin sonra ermesiyle birlikte, Hindistan Yarımadası, Hindistan, Doğu ve Batı Pakistan olmak üzere farklı coğrafi ve siyasi yapıya kavuştu. Daha sonra 1971 yılında Doğu ve Batı Pakistan arasında çıkan savaşla Doğu Pakistan, Batıdan ayrılarak Bangladeş adını aldı.
Hindistan’daki işgalini sona erdiren İngilizler, Keşmir bölgesini Hindistan ve Pakistan arasında uzun yıllar savaşlara yol açacak bir “bone of contention” anlaşmazlık konusu haline getirerek her iki ülkenin de uzun yıllar gelişimini engellediler. İngiliz ürünü olması hasebiyle Keşmir sorunu Kıbrıs sorunuyla birebir benzerlik arz etmektedir. Hindistan ve Pakistan, Keşmir konusunda 3 kez savaş yoluna giderken kriz, her iki ülkenin iç dinamiklerini de etkileyen ciddi bir politik malzeme haline gelmiştir.
Büyüyen ve gelişen bir ekonomi olmanın yanı sıra Hindistan, sahip olduğu nükleer yetenek ve yürüttüğü uzay çalışmalarıyla uluslararası arenada söz sahibi bir ülke konumuna da gelmiş bulunuyor.
Federal bir yönetim sistemine sahip Hindistan, 28 eyaletten meydana gelmiştir. Nüfusun % 80’ni Hindu, % 15’i Müslüman, %2,3’ü Hıristiyanlardan oluşurken geri kalan kesim Sih, Budist, Jain ve Parsi’lerden oluşmaktadır.
Ali ŞAHİN – GASAM Başkanı
18.11.2008