Türkiye’nin Güney Asya ülkeleriyle stratejik ilişkileri (2)

* Türkiye bölge ülkeleriyle gümrük anlaşmasını yenilemelidir! * Ortak güvenlik koridoru oluşturulabilir * FETÖ, PKK, Narko terör ve insan kaçakçılığıyla mücadele...

Paylaş

* Kütahya Dumlupınar Üniversitesi ve GASAM ortaklığıyla icra edilen panel konuşma metnim.

Türkiye bölge ülkeleriyle gümrük anlaşmasını yenilemelidir!

İş insanlarımızın Güney Asya ülkelerinde ciddi anlamda üretimi ve istihdamı bulunmamaktadır. En çok yatırım ve üretim Pakistan’da bulunmaktadır. Bölge ülkelerinin de ülkemizdeki yatırım ve üretimi çok düşük seviyededir. Burada Hindistan’ın ülkemizdeki bazı yatırımları öne çıkmaktadır. Karşılıklı yatırımların ve serbest ticaret ve Gümrük Birliği anlaşmalarının önündeki engellerden birinin Türkiye’nin Avrupa ülkeleriyle olan serbest ticaret anlaşmasından kaynaklandığını biliyoruz. Dünyanın kaliteli pamuk üreticilerinden biri olan Pakistan’ın tekstil ürünlerini kota nedeniyle rahatlıkla ithal edemiyoruz.

Türkiye, özellikle Hindistan ile çelik ve otomotiv sanayi üzerinde çok ileri seviyede olmasa da karşılıklı yatırımları vardır. Uzay teknolojisi alında da Hindistan ile ortak projeler yapılabilir. Pakistan, Bangladeş ile de tekstil, mühendislik, ilaç, bilgi teknolojileri üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Ortak girişimler, teknoloji transferi ülkeler arasındaki iş birliği ve yatırımın önü açacak anahtardır.

Bundan 100 yıl önce devletler petrolün peşindeydi. Şimdi ise yine enerji odaklı bu kez doğal gazın peşinden koşmaktadır. Enerjiye sahip olan ekonomi, sanayi ve kalkınma alanında ilerlemiş oluyor. Ekonominin ağırlık merkezi Atlantik’ten Pasifik’e doğru kaymakta olduğunu gözlemlemekteyiz. Burada Türkiye’nin yeri müstesna bir konuma sahip olduğundan adeta enerji geçiş koridorunun merkezinde yer almaktadır.

Beklenmedik bir hamleyle ABD’nin ve İsrail’in başını çektiği yeni enerji hattı ortaya çıkarıldı. Türkiye’yi dışarıda bırakan bu enerji geçiş koridoru Hindistan’ın Mumbai kentinden başlayarak Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Ürdün, İsrail ve şimdi işgal altında bulunan Gazze şeridinden Yunanistan’ın Pire limanına kadar uzanan bir güzergâh belirlendi. Bu yılın, 2023, G20 liderler zirvesine damga vuran bu gelişme Türkiye’yi devre dışı bırakarak yürürlüğe girilmesi için diploması yürütüldü. Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru projesi uzunluğu ve aktarma istasyonlarının fazlalığı nedeniyle aslında ölü doğmuş bir proje oldu. Ayrıyeten bölgede Türkiye’nin olmadığı hiçbir projenin başarıya ulaşma şansı yoktur.

Ortak güvenlik koridoru oluşturulabilir

7 Ekim 2023 günü Filistin’deki Hamas ile İsrail arasında başlayan amansız ve orantısız savaş nedeniyle böyle bir projenin hayata geçmesi imkansız hale geldi. Ancak bazı yorumcular bu projeden dolayı İsrail Gazze Şeridini özellikle de kuzeyini ele geçirerek Gazze’nin gaz ve petrol yataklarına el koymuş oldu. Bölgede başlatılan bu soykırım ve etnik savaş nedeniyle kolaylıkla barıştan ve ortak yaşamdan söz edilemeyecek. Barışın olmadığı yerden de enerji nakil işlemleri yapılmaz.  Hindistan doğal gazını Avrupa’ya ulaştırmak istiyorsa ancak o gaz boğazlardan geçerek nihai alıcısına ulaşır.

Sağlık, kültür ve doğa turizminin yanında İslami bankacılık ve teknoloji paylaşımı alanında olduğu gibi üçüncü ülkelerde ortak yatırım imkanları ve iş birlikleri yapılabilir. Sinema ve dizi film alanında yeni ilişkilerin kurulduğu ve bazı ortak yapımların olması sevindirici bir gelişmedir. Bölge ülkelerinin Avrupa’ya açılan kapısının Türkiye olduğu gerçeği göz ardı edilmemeli. Bunun olabilmesi için de uzakları yakın edecek ulaşımın sağlıklı ve kesintisiz olması gerekir. En büyük problemlerin başında bölge ülkeleriyle hızlı, güvenli ve ekonomik olacak kara bağlantısının olmamasıdır. Aradaki İran’ın varlığı ulaşım için büyük bir sorun teşkil etmektedir.

Türkiye Güney Asya ülkelerinin ekonomisine önem verdiği kadar güvenliğine de oldukça önem vermektedir. Bölgedeki olumsuz şartlar, terör ve kaos nedeniyle düzensiz göçmenlerin bir kısmı ülkemize gelmektedir. Bir kısmı topraklarımızdan Avrupa’ya geçmek isterken Yunanistan tarafından yakalanıp ülkemize iade ediliyor. Söz konusu düzensiz göçmenlerin ülkelerine gönderilmeleri için kişilerin parası olmadığından onların iaşesi, geri gönderilmesi gibi oldukça karmaşık, masraflı ve külfeti Türkiye üstlenmektedir. Bundan dolayı sorunun yerinde halledilmesi, insanların siyası ve ekonomik haklarının elde edilmesi için u ülkelerle yakın temas halindedir.

Myanmar cunta rejiminin Arakan bölgesindeki Rohingya Müslümanlarına yönelik yaptığı etnik soykırım nedeniyle milyonlarca mülteci Bangladeş’e sığınmak zorunda kaldı. Suriye’deki Beşşar Esed’ın Baas rejiminin baskısı ve katliamları nedeniyle milyonlarca sığınmacı da Türkiye’ye geldiğinden dolayı Bangladeş’in çektiği sıkıntıları anlamaktadır. Ayni şekilde daha önce de Pakistan, Afganistan’dan gelen yaklaşık 4 milyon mülteciyi ağırlamıştı. Şimdi ise o mültecilerden kalan yaklaşık 1,5 milyon Afganlı mültecinin ülkelerine gönderilmesi için çalışan Pakistan ile Afganistan arasında siyasi sorun yaşanmaktadır.

FETÖ, PKK, Narko terör ve insan kaçakçılığıyla mücadele

Mültecilere kapı açmak, onlara zulüm, işkence, soykırım ve katliamdan kurtarmak çok anlamlı ve erdemli bir davranıştır. Ancak Mülteci akınını akılcı yönetmek gerekir. Sonra aradaki bazı oyun bozan ajanların entrikalarıyla düşmanlık ve fitne tohumları ekiliyor. Bundan dolayı Türkiye bölge ülkeleriyle mülteci ve yasadışı göçle mücadele konusunda da ortak çalışmalar yürütmektedir. Bu krizlerin çözülmesinde hem bölgesel hem de küresel düzeyde işbirliği yapılması söz konusudur.

Türkiye mülteci ağırlama, barındırma ve onlara saygın bir ortam hazırlamada bölge ülkelerine göre nispeten biraz daha öndedir. Bundan dolayı bu alanda güvenlik ve eğitime dayalı ortak çalışma yapılabilir. Terör örgütleri devletleri derinden etkileyen bir ur haline geldiği bilinen bir gerçektir. 40 yıldan beri bebek katili PKK terör örgütüne ve son yıllarda gerçek yüzü ortaya çıkan FETÖ gibi maskeli terör örgütleriyle mücadelede başarı sağlayan Türkiye’nin tecrübesinden bölge ülkeleri istifade etmelidir.

Silahlı terör örgütleri kadar narko terör ve suç örgütleriyle mücadele de son derece önemlidir. Uyuşturucunun merkezlerinden biri olan Güney Asya ülkelerinden getirilen uyuşturucu maddeleri ülkemize, buradan da Avrupa’ya sevk edilen güzergahlardan biri olduğundan dolayı bölge ülkeleriyle koordineli çalışmalar yapılsa da yeterli olmadığı bir gerçektir. Dünyayla entegre olarak ve ortak çalışmayla narko terörün gücü zayıflatılabilir. Burada ülkemizin organize kabiliyetinden, bölge ülkelerin de istihbaratından istifade edilebilir. Nitekim terörle mücadele ve uluslararası ilişkiler açısından birçok konuda tarafların zaman zaman birlikte hareket etmeleri sevindiricidir.

Bölgedeki enerji, maden, teknoloji, genç insan gücü potansiyelini iş birliğe dönüştürerek stratejik ortaklığın olmaması için ortada sorun bulunmamaktadır. Türkiye’nin yeni pazarlara ve siyasi ortaklıklara ihtiyacı kadar Güney Asya ülkelerin de ayni ölçüde ekonomik pazarlara ve Türkiye gibi güvenli ve karşılıklı kazanma fikrinde olan dostlara ihtiyacı vardır. Bu dayanışma ekonomi, siyasi alanda olabileceği akademi, kültür, turizm ve eğitim alanında olmalıdır.

Not: Bu makalede yer alan görüş ve düşünceler yazarın kendisine ait olup GASAM için hiç bir bağlayıcılık ve sorumluluk içermez.

İlgili İçerikler

Son Yazılar