İşgal altındaki Keşmir’in Safranlaştırılması!

Paylaş

Aylarca süren ve çok aşamalı Hindistan seçimleri 1 Haziran’da tamamlandı. Seçim sonuçları 4 Haziran’da açıklanacak. Kendisinin “Tanrı tarafından seçildiğine” inandığını söyleyen Hindistan başbakanı Narendra Modi üçüncü kez Başbakanlık koltuğuna oturacak. Modi gibi İslam karşıtı birinin tek iş başına gelmesi işgal altındaki Cammu Keşmir ve ülke için büyük felaketlere yol açacağı tahmin ediliyor. Çünkü Modi birleştirici değil ayrıştırıcı bir dil kullanıyor. Kendine Tanrısal bir güç ekleyerek Hindistan’ı aşırı bir Hindu devleti haline dönüştüreceğini şimdiden haber veriyor.

Modi gazetecilere, “Tanrı’nın beni bir amaç için gönderdiğine inanıyorum. Amaca ulaşıldığında işim bitmiş olacak. Bu yüzden kendimi tamamen Tanrı’ya adadım” diye konuştu. Yapacağı her işin sorumlusu olarak ilişki içerisinde olduğu Tanrıları adres gösterecek olan Modi, ABD ve bebek katili İsrail’i ardına alarak Keşmir bölgesini tamamen Hindu yerleşimcilere açacak ve bölge dönüşü zor olan olaylara gebe bırakılacak.

Hindistan zaten 5 Ağustos 2019’da tek taraflı olarak anayasadaki 370’inci maddeyi iptal ederek Cammu Keşmir bölgesini hileli yolla kendisine bağlamıştı. Bu hem kendi anayasalarını ihlal etme hem de Birleşmiş Milletlerin kararlarını hiçe sayma anlamına geliyor. Söz konusu toprakların Hindistan’a bağlamasının ardından bölge gittikçe dini, siyasi ve demografik yollarla Hintlileştirilmeye başlandı.

Keşmir’in sosyopolitik durumu değiştirildi. Hindistan Keşmir’e yeni bir mühendislik operasyonu yaparak bölgeyi tamamen ilhak etmenin uluslararası yollarını arıyor. İlk önce Keşmir’in dini ve kültürel yapısı şiddet kullanarak değiştirildi. Hindutva terör örgütü üyelerinin ve Modi Başkanlığındaki BJP Partisi öncülüğünde Keşmir artık yeni bir Hindu yerleşim yeri olmaya başladı. 4 Haziran’dan sonra üçüncü kez Başbakanlık koltuğunu hileli yollarla elde ettikten sonra bu işgal daha da ileri boyutlara taşınacak. Sadece toprak işgali değil aynı zamanda soykırıma varacak tehlikeli gelişmeler yaşanacak gibi görünüyor.

Keşmir’de uygulanan sosyal, kültürel, siyasi ve karmaşık hukuk sistemini iyi analiz etmek gerekir. Yerleşimci Hindutva terör örgütü Hindistan devleti tarafından resmen destekleniyor. Bölgeye yerleşecek olan yerleşimci Hintlilere devlet idarelerinin yanında milis güçleri yol açıyor.

Hindutva örgütü üyelerini bölgeye yerleştiriyor

Bölgeye gelen Hindu yerleşimcilere Müslüman Keşmirlilerin toprakları peşkeş çekiliyor ve bu insanlara iş imkânı sağlanıyor. BJP-RSS yani Hindutva terör örgütü iş birliğiyle bölgede yeni Rajalar ve toprak ağaları oluşturuluyor. Cammu Keşmir bölgesi tek ırk ve tek din felsefesi üzerine yeniden inşa edilmesi planlanıyor.

Hindu dininin Guruları kendi dinlerine yeni eklemeler yapıyor. Başka bir deyimle dinlerini bölgeye ve yeni oluşan şartlara göre tasarlıyorlar. Dinlerine yeni eklemeler yaparak Keşmir’in  Hindular için dini ve tarihi bir mekan olduğu yalanını yaymaya başladılar bile.

Bundan dolayı da Keşmir’de İslam’ı çağrıştıran ne varsa hepsini yok etmeye ve yalandan uydurulan Hindu dogmatik hikayeler yazılmaya başlandı. Aslında aynı ötekileştirme durumu Hıristiyanlar için de geçerlidir. Kast sistemine girmeyen tüm yapılar Hindutva terör örgütü tarafından dışlanıyor.

Yeni tanrılar icat edilerek söz konusu bu tanrıların ana yurdunun Keşmir olduğunu etrafa yayıyorlar. İddialarına göre, Orta Asya’dan gelen Müslümanlar Keşmir’deki Hindu tanrılarını bölgeden kovarak bu yerlere kendileri yerleşmiş. Şimdi ise Hindu tanrılarının ana yurdunun özgürleştirilmesinin vaktinin geldiğini öne sürüyorlar.

Yalanlarına dayanak bulmak için sözde bazı bilim adamlarını örnek gösteriyorlar. Kim olduğu belli olmayan, Hindutva Tarafından uydurulan bazı sözde bilim insanlarının isimleri ortalıkta dolaşıyor. Kim olduğu bilinmeyen bu kişilerin uyduruk sözlerini delil olarak kabul ediyorlar. Kendilerinin uydurduğu hayali kişilerden bazısı, daha önce ilk Hindu devletinin Keşmir’de kurulduğunu iddia ediyor. Bunun gibi gerçekle alakası olmayan bazı şahsiyetler delil olarak gösteriyor. Hinduizm ile Keşmir hiçbir zaman yan yana gelmemiştir. Bölge Müslüman olmadan önce de Hindu değildi. Buraya Hindular Hint topraklarından mülteci ve göçebe olarak gelmiştir.

Hindistan turizm yalanıyla halkın mülklerine el koyuyor

“Legal Forum for Kashmir” bölgede yaşananları “The Saffronization of occupied Kashmir: Demystifying Hindu(tva) settler colonial designs” başlığı altında anlatan güzel bir çalışma yaptılar. Rapora göre, Bölge turizme açılarak halkın geçim kaynağı olan tarımı yok edilerek halk göçe zorlanılıyor. Turizm adı altında yerleşimcilerin bölgeyi ele geçirmesi amaçlanıyor. Gece kulübü, alkol ve dans gibi gayri ahlakı gösterilerle İslam inancının ortadan kaldırılması isteniyor. Turizmle hem yerel halkı bölgeden kaçıracaklar hem de dışarıdan gelen Hindular için bölgenin bir cazibe haline dönüştürülmesi amaçlanıyor.

Hindistan ve sahte din adamları yeni Hindu hac yerlerini belirleyen bir düzenleme yaptı. Keşmir bölgesi artık önemli bir hac yeri ve onlarca tanrının anayurdu olarak kayıtlara geçildi. Şimdiye kadar bu tanrılar nerede olduğu, kim oldukları, tarihte böyle şahsiyetlerin olup olmadığı bilinmemekle birlikte masa başında oturarak üretilen tanrılar adına tapınaklar yapıldı. Bu tapınaklara hac amaçlı turlar düzenleniyor ve dini ayınlar gerçekleştiriliyor. Sahte tanrılar için sahte mezarlıklar oluşturuldu. Cahil Hindular bu mezarlara gelerek tapınmaya ve buralardan medet bulmaya çalışıyorlar.

Bölgede 2000 Yılından beri çeşitli tapınaklar inşa edildi. Her birine sahte bir tanrı ve sahte bir tarih oluşturuldu. Böylelikle ülke içindeki cahil Hindular bölgeye akın etmeye başladı. Bölgede Şiri Amarnathji adındaki tapınak 2000 yılında yapılmıştı. Bu tarihten sonra onlarca yeni tapınak yapıldı. Bu tapınaklar yapılırken bölgenin bazı Müslüman kanaat önderleri ileride bu tapınakların kendi başlarına bela olacağına ihtimal vermiyordu. Hatta karşı çıkanları azarlıyordular.

İleriyi ön görenler alaya alınıyor, komik ve saçma bulunuyordu. “Birgün bu tapınaklar buralardan çıkarılmamız için örnek gösterilecek” diyenlere işbirlikçi sözde kanaat önderleri cevaben, “öyle bir şey olur mu?” diye çıkışıyordu.

Aradan fazla geçmeden saçma diye adlandırılan fikirler gerçek olmaya başladı. 5 Ağustos 2019’dan önce de yine bazıları ayni nakaratları mırıldıyor ve ihtimal vermiyordular. Keşmir’in ilhakını hayal olarak görüyorlardı.  Ancak çok geçmeden Modi’nin ve Hinduların gerçek niyetleri ortaya çıktı. Bölge Hindistan’ın bir parçası haline geldi.

İşgal için Hindu dinine yeni yalanlar ekleniyor

Yeni Delhi rejimi bölgeye yollar, köprüler ve yeni yerleşim alanları inşa ediyor. Gerekçe olarak da geri kalmış olan Keşmir’i kalkındırmak ve sanayi merkezi haline dönüştürmek istediklerini söylüyorlar. Oysa bu yapılanların hepsi işgali kalıcı hale getirmek içindir. Böylece demografik yapı da değiştirilmiş olacak.

Hindistan’da en eski Hindu tapınağı 3000 ila 3500 yıllık olduğu söylenir. Hindistan İçişleri Bakanı hızını alamayarak Keşmir’de 5000 yıllık tapınak olduğunu ve bu tapınağı restore ettirmek istediklerini söyledi. Oysa söz konusu tapınak. 2000 yılından sonra yapıldı. Bunu bölge halkı ve hatta Hindular bile biliyor.

Hindistan bölgeyi Hintlileştirmek için bölgenin gerçek sahipleri olan Müslümanların genç çocuklarını hedefliyor. Öğrencilere Hindu tarihini ve yalan masalları mecburi ders olarak anlatarak sömürgeyi gençlerin beynine kazımaya çalışıyor. İlk, orta, lise ve üniversite çağındaki gençleri Safranlaştırmak için adeta kuşatmış durumdadır.

Bölgede İslami eğitim, medreseler Dar’ul ulumlar yasaklandı. Okullarda İslam dini yerine Hinduların kitabı olan Vedalar, Gita ve Ramayana gibi Hindu dini kitapları okutuluyor.

Hindistan’ın çoğu Hintçe dilini bilmez. Çünkü ülkede 25’in üzerinde resmi dil vardır. Her millet kendi mahalli dilini konuşur. Keşmirlilerde Keşmirce dilini kullanır. Bu dil içerisinde onlarca Türkçe kelime de bulunmaktadır. İşgalci Hindistan Keşmirlilere Hint dilini mecburi ders olarak dayatmaya başladı.

Keşmir’de muhtemel soykırım engellenmelidir!

Kısacası Keşmir’de kültürel, tarihsel ve bireysel olarak soykırım işlenmektedir. Bugün Gazze’de bebek katili İsrail’in yaptığı ile dün Sırpların Bosna Hersek’te yaptığı ayni soykırımdır. Çin’in Doğu Türkistan’da, Myanmar’ın Arakan’da yaptığı zulmün aynisini bugün Hindistan tarafından işgal edilen Cammu Keşmir’de yapmaktadır.

Etnik temizlik, sürgün, mallara el koyma, aşırı vergiler, iş yeri ruhsatının verilmemesi ve yerleşimcilerin gelmesiyle bölgede can ve mal güvenliği kalmamıştır.

Tarihte Endülüs için ağıtlar yaktık. Gazze’yi gündemden düşünmüyoruz. Destek oluyoruz. Olmak zorundayız ve asla Kudüs ile Gazze’yi unutmamalıyız. Ancak Keşmir’i de gündemimize alma zamanı geldi. Uluslararası boyutta Hindistan’a siyasi ve ekonomik baskı uygulamak gerekir. Bölgede BM kararları uygulanıp bir an önce referanduma gidilmeli. Halkın tercihine saygı göstermeliyiz. Keşmir’de insan haklarının yok edilmesine müsaade edilmemelidir.

Modi iktidarında başlatılan İslamafobia faşistliği ülkenin her tarafına yayılmadan ve Keşmir’de Gazze’deki gibi Müslüman soykırımı başlatılmadan önce tedbir almak gerekir. Modi’nin gerçekleştireceği soykırım karşısında İslam ve hür dünyanın susmayacağı iyi bilinmeli. Yakın zamanda bebek katili ve cinayet örgütünün ele başı Netanyahu gibi Modi de mahkeme tarafından arananlar sınıfına eklenecek. Katliam başlamadan şimdiden önlemler alınmalıdır.

Not: Bu makalede yer alan görüş ve düşünceler yazarın kendisine ait olup GASAM için hiç bir bağlayıcılık ve sorumluluk içermez.

İlgili İçerikler

Son Yazılar