Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (GASAM) ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) işbirliğiyle işbirliğiyle düzenlenen “Trump’ın Pakistan’a Tehditleri ve Beklentiler” panelinde, ABD ve Pakistan ilişkileri ele alındı.
GASAM Başkanı Cemal Demir, FSMVÜ Genel Sekreteri Âlim Türkyılmaz, ve ilgililerin katıldığı Topkapı Yerleşkesi’ndeki panele, Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi (UHİM) Başkanı Ayhan Küçük, Polis Akademisi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ömer Aslan ve Anadolu Ajansı (AA) Dünya Dilleri Yayın Yönetmeni Mehmet Öztürk konuşmacı olarak katıldı.
“Pakistan’ın etki gücü yüksek”
UHİM Başkanı Ayhan Küçük, Pakistan’ın Müslüman ülkeler arasında önemli bir konumda durduğunu belirterek, coğrafya üzerinde etki gücünün yüksek olduğunu kaydetti. Küçük, “Pakistan yeni bir devlet ama Müslüman coğrafyayla iletişim kurabilme ve etki gücü yüksek bir ülke. Dinamik bir toplum, askeri olarak birçok İslâm coğrafyasında etkili.” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’nin Pakistan ilişkilerini çıkarları belirliyor
Yrd. Doç. Dr. Ömer Aslan konuşmasında, Pakistan-ABD arasındaki tarihsel ilişkileri ele aldı. Donald Trump’ın gelmesiyle ABD’de Pakistan’a bakış açısının da değiştiğini belirten Aslan, “ABD, Pakistan’a ihtiyaç duyarsa ilişkiler düzeliyor, ihtiyaç duymadığı zaman ilişkiler bozuluyor.” dedi.
ABD’nin son iki başkanının Pakistan’a karşı düşmanca tavır aldıklarını söyleyen Aslan, Obama’nın başkanlığı döneminde insansız hava araçlarıyla yapılan saldırılar sonucunda bine yakın insanın öldüğünün, Trump’ın da Pakistan’ı terör örgütleri ile ilişkili göstermeye çalıştığının altını çizdi.
“Nükleer üretim Pakistan’a güç sağlıyor”
Anadolu Ajansı Dünya Dilleri Yayın Yönetmeni Mehmet Öztürk, Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerin Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nda verdikleri maddi ve manevi destek dolayısıyla önemli olduğunu kaydetti.
Pakistan’ın devlet olma süreciyle ilgili bilgi veren Öztürk, ülkenin nükleer silah üretiminden kaynaklanan yüksek bir askeri gücü elinde bulundurduğunu belirterek, ABD’nin bu gücü kontrol altına almak için “havuç ve sopa” politikası güttüğünü söyledi. Öztürk, “Pakistan kendi nükleer silahlarına sahip tek İslâm ülkesi. Bu hızla giderse dünyadaki 4. büyük nükleer güç haline gelecek. ABD’nin, Pakistan’ın elindeki silahları kontrol altına almak için oluşturduğu özel birimler var.” ifadelerini kullandı.
Trump’ın Pakistan’a yönelik suçlamalarına örnek veren Öztürk, “ABD, ‘Bizim Afganistan’da avladığımız teröristlere Pakistan kucağını açıyor.’ diyor. Oysa ABD aynı şeyi bizim sınırlarımızda yapıyor. Bizim terörist olarak tanımladığımız gruplarla ordu kurmaya kalkıyor. Her Türk vatandaşı ABD’nin bu söylemini karşı bir argüman olarak kullanmalı.” diye konuştu.
Panel, soru cevap bölümünün ardından sona erdi. Kübra Erten