ABD – Pakistan ilişkilerinde Taliban açmazı

Paylaş

Darul Ulum Hakkaniye liderinin öldürülmesinin CIA’ye fatura edileceği dolayısıyla da Afganistan da suların yakın zamanda durulmayıp daha da fazla ısınacağının bir göstergesi olarak okunabilir.

21 Ağustos 2017’de yeni Afganistan stratejisini açıklayan ABD Başkanı Donald Trump ve dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, “Pakistan’ın terör örgütleri için güvenli liman haline geldiğini” iddia etmiş, ülkelerinin 17 yıllık Afganistan macerasındaki başarısızlığının faturasını ise Pakistan’a kesmişti.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da, Afganistan stratejisinin açıklanmasından yaklaşık bir yıl sonra 24 Ekim 2018 Çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Bunu daha açık bir şekilde ifade edemeyiz” diyerek Pakistan’ın teröristlere güvenli liman olmaktan vazgeçmesi gerektiğini, “aksi halde hesabının sorulacağını” kesin ve keskin bir dille ifade ederek, eski müttefik Pakistan’la ABD arasındaki suların bir türlü durulmadığını ortaya koydu.

Başta dönemin Pakistan Dışişleri Bakanı Havace Muhammed Asıf ile birçok yetkili de “Dünyanın hiçbir ülkesi terörizme karşı Pakistan’dan daha fazla mücadele etmemiş ve sınırları dışındaki terör yüzünden Pakistan’dan daha fazla zarar görmemiştir. Pakistan ve ulusunun terörle mücadelede gösterdiği muazzam çaba ve fedakarlıklar göz ardı ediliyor” açıklamasını yaparak, bu iddiayı kesin bir dille reddetmişti.

İngilizlerin Hint yarımadasını işgali ile yüzyıllarca sömürdüğü Hindistan’dan bağımsızlığını 1947 yılında ilan eden Pakistan, o tarihten beri yaşadığı askeri darbeler ve terör eylemlerinden dolayı ciddi sıkıntılar içinde. Bugün gelinen noktada ise Hint yarımadasından Afganistan’a uzanan coğrafyada, İngiliz işgaliyle başlayan küresel güçler hegemonyasının hala sürdüğü görülüyor.

1979’da SSCB’nin Afganistan’ı işgali ardından, ülkedeki hassas dengeleri ve yerel aktörleri hesaba katmayan ABD ve müttefiklerinin, 11 Eylül bahanesiyle (Birleşmiş Milletler (BM) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) kararını beklemeden) Afganistan’ı bombalayarak başlattığı ülkeyi dizayn çabası iflas etmiş görünüyor.

17 yıl süren, bir trilyon 200 milyar dolara ve onbinlerce cana mal olan Afganistan savaşında, oğul George W. Bush’un tabiriyle “Afganistan’ın ABD tarafından özgürleştirilmesi”, üç ABD başkanı değişmesine rağmen bir türlü gerçekleştirilemedi.

Yerel halk, NATO gibi uluslararası dış güçler yerine, Çin, Rusya, Hindistan, hatta ülkedeki istikrarsızlığın mimarı olarak gördükleri İran ve Pakistan’ın proje ve yatırımlarıyla, ülkenin kalkınmasına daha fazla katkı sağlayacağı görüşünde birleşiyor.

Mevlana Semiul Hak kimdir? Neden öldürüldü?

Afganistan Taliban’ının üzerinde en etkili isimlerden biri olan Mevlana Semiul Hak, geçtiğimiz hafta başkent İslamabad’a yakın Ravalpindi kentinde öldürüldü. Semiul Hak’ın özel güvenlikli bir yerleşim alanı olan Bahria Town‘daki evinin yatak odasında bıçaklı saldırıya uğraması, kafalardaki soruları daha da çoğaltıyor.

1936 yılında Pakistan’ın kuzeybatı eyaleti Hayber Pahtunva’nın küçük bir kasabası Akora Hatak’ta dünyaya gelen 82 yaşındaki hadis alimi Semiul Hak, hadis, fıkıh, tefsir ve İslami ilimlerin farklı alanlarındaki dini eğitimini, hocası ve babası Mevlana Abdul Hak tarafından kurulan Darul Ulum Hakkaniye medresesinde tamamladı.

Babasının vefatından sonra medresenin sorumluğunu üstlenen ve başmüftü/müderris olarak görev yapan Semiul Hak’ın rahle-i tedrisinden binlerce öğrenci geçmiş ve bu medreseden yüzlerce ilim, siyaset ve fikir adamı yetişmişti.

En son Pakistan seçimlerinde İmran Han’ın Pakistan Adalet Hareketi Partisi (PTI) destekleyen Semiul Hak, 19 Temmuz 2018 Çarşamba günü yaptığı bir açıklamayla, ABD’nin Afganistan Talibanı ile görüşme talebine olumlu yaklaşmıştı. Çin’in başkenti Pekin’den yaptığı açıklamayla, Semiul Hak’ın öldürülmesini kınayan Pakistan Başbakanı İmran Han, konunun acilen soruşturulması talimatını verdi. Özellikle Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim hadis programlarıyla ile ün kazanmış bir ilim merkezi olan Monşera Ahora Katak’taki Hakkaniye Medresesi’nde İslami ilimlerin farklı alanlarında verilen eğitimler halen devam ediyor.

Mevlana Semiul Hak ve Taliban – Pakistan ilişkileri

Hakkaniye medreselerinin lideri Mevlana Semiul Hak, bölgede sözü önemsenen önemli bir kanaat önderiydi.

Hakkaniye medresesi, mezun olduktan sonra kendilerine farklı yol çizerek Taliban hareketine katıldığı hatta bazı mezunlarının lider kadrosunda yer aldığı iddiaları yüzünden, ABD’li üst düzey siyasiler ile Afganistan NATO komutanı tarafından birer terör yuvası olarak tanımlanıyor.

20 Ekim 2018’de gerçekleştirilen Afganistan seçimlerinden iki gün önce NATO komutanı Scot Miller’in de olduğu bir toplantıda, Taliban lider ve komutanlarını, Pakistan olmadan masaya oturması konusunda önemli mesafe kat eden Kandahar Emniyet Müdürü, ABD’nin “Kara Kutusu” Abdurrazık Açikzey silahlı saldırıda öldürülmüştü. Bu suikastin üzerinden bir ay bile geçmeden, Taliban’ın barış görüşmelerinde etkili olduğu bilinen Mevlana Semiul Hak’ın, evinde 12 bıçak darbesiyle öldürülmesi, bu suikastin sıradan bir cinayet olmadığı yönünde kuşkuları arttırdı.

Afganistan’ın yüzde kırkına hakim olduğu iddia edilen Taliban’ın Pahtunva ve Belucistan’da üs kurmasına izin verildiği iddiaları gülünç bulunsa da Afganistan ve Pakistan tarafından barış görüşmelerinde aktif rol verilen Darul Ulum Hakkaniye liderinin katledilmesinin CIA’ye fatura edileceği, dolayısıyla da Afganistan’da suların yakın zamanda durulmayıp daha da fazla ısınacağının bir göstergesi olarak okunabilir.

Taliban’ın Afgan hükümetiyle doğrudan görüşmelerini destekliyordu

Hakkaniye Medresesinden mezun olduğu söylenen Afganistan’ın İslamabad Büyükelçisi ve Afganistan Cumhurbaşkanı Pakistan Özel Temsilcisi Dr. Ömer Zahilwal’in de aralarında yer aldığı bir heyet tarafından “Afgan Talibanı”nın farklı grupları arasında gerçekleştirilmesi planlanan barış görüşmelerine katılması ve vereceği her kararın kabul edileceği garantisi verilen Semiul Hak’ın öldürülmesinde, aşağıda yer vereceğimiz toplantı kararlarının etkisi olduğuna inanılıyor.

Adı geçen toplantıda Semiul Hak, üst düzey dini liderler ile Taliban yetkilileri arasında bir toplantı düzenlenmesi gerektiğini ancak ne ABD’nin ne de Pakistan’ın işin içine karıştırılmadan, gizli bir yerde yapılacak bu toplantıda, tarafların birbirlerini anlama çağrısı yapmıştı.

Semiul Hak, aynı toplantıda, NATO güçlerinin ülkeden bir an evvel gönderilerek, Afganistan halkının kabul edebileceği özgür bir Afganistan’ın gerekliliğine vurgu yapmıştı.

Taliban ise Mevlana Semiul Hak’a gönderdiği yazılı metinde, ABD ve Hindistan’ın gerçekleştirebileceği herhangi bir saldırıya karşı, Pakistan’ı tüm güçleriyle destekleyeceklerini, gerekirse bu uğurda kendi ülkeleri Afganistan’a rağmen Pakistan için savaşacaklarını ve Afganistan’da İslami bir sistem kuruluncaya kadar cihada devam edeceklerini açıklamışlardı.

Sürekli provokasyonların olduğu ülke: Pakistan

20 Ekimde 2018’de gerçekleştirilen Afganistan seçimlerinden iki gün önce NATO komutanı Scot Miller’in de olduğu bir toplantıda Taliban lider ve komutanlarını Pakistan olmadan masaya oturması konusunda önemli mesafe kateden Kandahar Emniyet Müdürü Abdulrazık Açıkzey’in silahlı saldırıyla öldürülmesini de dikkate alacak olursak, Samiul Hakkın ölümünün sıradan bir cinayet olayı gibi açıklanmasını kabullenemeyiz.

Pakistan Anayasası’nda yer alan “Son Peygamber” ifadesinden “son” kelimesinin çıkarılması, Hristiyan bir kadının küfürle itham edildiği “Asia Bibi” davası ve Batı medyası ağzı ile ifade edildiği kadarıyla “Taliban’ın Babası” diye lanse edilen Mevlana Semiul Hak’ın öldürülmesi gibi olaylar, İslami esaslar üzerine bina edilen Pakistan İslam Cumhuriyetinin yumuşak karnının kaşınarak, ülkenin istikrarsızlaştırılmasına yönelik çabalar olarak değerlendiriliyor.

2001 yılından itibaren Afganistan’da fiilen askeri varlığı bulunan ABD ve müttefiklerinin, doğrudan temas sağlamakta güçlük çektikleri Taliban’ın, Pakistan tarafından barış masasına oturtulmasında ciddi bir güce sahip Semiul Hak’ın devreden çıkarılması, bölge kaynakları tarafından Pakistan’a karşı yapılmış önemli bir girişim olarak yorumlanıyor.

Bütün bu olaylar arasında, Rusya Dışişleri Bakanlığı, Afganistan, ABD, Hindistan, İran, Çin, Pakistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan temsilcilerini davet ettiği uluslararası bir toplantının, 9 Kasım’da Moskova’da yapılacağını duyurdu.

Taliban, “Afganistan hükümeti ile görüşmeyeceğiz” açıklaması yapsa da Afganistan Barış Konseyi’nin hükümet kanadını temsilen ilk defa bir masa etrafında aracısız görüşeceği toplantının eylül ayında gerçekleşmesi planlanmıştı.

Ancak Kabil hükümetinin son aylarda Afganistan’daki kontrolü hususunda yerel güvenlik güçlerinin Taliban karşısında çok zayiat vermeleri ve sürecin Kabil liderliğinde yürütülmesindeki ısrarı toplantının ertelenmesine neden olmuştu.

ABD, yeni atanan Afganistan özel barış elçisi Zalmay Halilzad’ın Taliban’ı savaşa son vermeyi kabul etmeye iknaya çalıştığı bir dönemde, Rusya’nın düzenleyeceği çok taraflı bu toplantının, kendi çabalarını boşa çıkarmasından endişeleniyor.

Orta Asya’nın kalbinde yer alan bir ülkeye konumlanarak, enerji kaynakları ve nakil yollarını elinde tutma gayretinde olan ABD, Afgan cihadında SSCB’ye karşı üs olarak kullandığı 60 yıllık müttefiki Pakistan’ı gözden çıkarmış görünüyor

Pakistan ve Çin’in bölgedeki etkinliğini artıracak 60 milyar dolarlık CPEC projesinden ciddi ciddi rahatsız olan ABD, Pakistan’a bağlı kalmadan, Taliban’la direk görüşmek suretiyle hem bölgedeki hakimiyetini kurmak, hem de Hindistan’ın stratejik ortaklığı ile Orta Asya’dan Güney Asya – Pasifik’e uzanan alanda Çin’in nüfuzunu kırmayı amaçlıyor.

İlgili İçerikler

Son Yazılar